Sri Lanka dilindeki (Sinhalaca) isimleri akılda tutmak ve söylemek çok zor. Hem Sri Lanka’da hem de Sri Lanka’dan döndükten hemen sonra bir türlü doğru şekilde “Anuradhapura” diyemedim. Ama Kandy şehrinin telafuzu da kolay, söylemesi de. Bu açıdan en çok Kandy şehrini sevdim. Aslında Kandy, Portekizlilerin adaya gelmesinden sonra, yani Batılıların kullandıkları bir isim. Sinhalaca zamanında kullanılan tam adı ve doğrusu “Beş Tepedeki Şehir” anlamında “Kanda Uda Pas Rata“. Bazen pratik olmak iyidir, Portekizliler koymuş bu adı ve öylece de kalmış. Bizim yolculuk bugün UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Kandy şehrine doğru olacak.
Sri Lanka’nın altın dönemleri Anuradhapura ve Polonnaruwa Krallıkları ile sona ermiş. 13. yüzyıldan itibaren de gerileme ve birliğin dağılması gerçekleşmiş. Sömürgeci Portekiz gemileri 1505 yılında Sri Lanka’ya vardıklarında adada çok sayıda irili ufaklı ve birbirlerinden bağımsız krallıklar bulmuşlar. Bunlardan en önemli olanları adanın Kuzeyinde halkının çoğunluğu Hindu Tamil olan Laffna Krallığı, adanın güney batısında halkı Budist Sinhala olan Kotte Krallığı ve adanın merkezinde de Kandy Krallığı. Portekizler, 3-5 gemilik adamları ve o dönem için modern silahları ile bu küçük krallıkları, sayıca kendilerinden üstün olsalar bile, 100 yıl içinde hakimiyetleri altına almayı başarmışlar.
Portekizler, tarihin her döneminde işe yarayan taktik olarak “böl ve yönet, gerektiğinde düşmanının düşmanı ile dost ol” gibi taktikleri de kullanmayı ihmal etmemişler. Konu Avrupa için çok kıymetli ve para eden baharat (tarçın başta olmak üzere) olunca, sömürgenin en büyük rakibi bir başka sömürgen rakip oluyor. İşte Portekizlerin bu sömürüsü Hollandalıların iştahını kabartınca ve adanın yerli halkının, kendilerini Portekiz sömürgesinden kurtarması için Hollandalıları davet etmesi gibi bir bahanesi de olunca Hollandalılar, Portekizlilerle çarpışmaya başlamışlar. Adayı 1658 yılından sonra da Hollandalılar sömürmeye başlamış. Yani gitti bir sömürgen, geldi yeni sömürgen durumu.
Hollandalıların “Gelin Sri Lanka’nın öz kaynaklarını beraber sömürelim. Ama benim burada hala baş edemediğim bir krallık var, bana yardım et” daveti ile en büyük sömürgen İngiltere’nin sahneye çıkması ise 1796 yılında olmuş. İngiltere, başlangıçta adanın ortasındaki Kandy Krallığı ile bir süre uğraşmış ama çabalasa da bu krallığın sonunu getirememiş. En sonunda 1815 yılında Kandy Krallığı’da ortadan kalkınca İngiltere adayı kendi toprakları gibi görmüş. Çayı getirmiş, geniş çay bahçeleri, kahve bahçeleri kurmuş, kauçuğu adaya getirmiş ve ekimini yaptırmış. Verimli toprakları ile Kandy’i İngilizler pek sevmişler ve buraya “Küçük İngiltere” adını bile yakıştırmışlar. İşte biz bugün Sri Lanka’nın son krallığı olan Kandy Krallığının başkenti Kandy’i gezeceğiz. Ama önce Dambulla Mağara Tapınağı’nı ziyaret edeceğiz.
Yol üstünde yarı değerli taşların satıldığı bir mağazaya uğradık. Sri Lanka yarı değerli taşlar açısından bir cennet. Benim hiç ilgim yok bu konu ile ama gruptan ilgili olanlar pahalı buldular.
Milattan önce 1 yüzyıldan beri kullanıla gelmiş Dambulla’nın Altın Tapınağı olarak da bilinen Dambulla Mağara Tapınağı, Sri Lanka’nın Dünya Kültür Mirası Listesi eserleri arasında bulunan bir yer. Yani Biz 3 günde, Sri Lanka’nın 4 UNESCO eserini gezmiş olacağız.
Kaldığımız yer olan Habarana’dan, Yaklaşık olarak yarım saat yol alarak Dambulla’ya vardık. Dambulla, Sri Lanka’daki en büyük ve en iyi korunmuş mağara tapınağı kompleksi. Ancak çevrede 80’den fazla belgelenmiş mağara varmış. Bir zamanlar buralarda tapınaklar var olmadan önce de mağaralarda insanlar yaşarmış. Ancak tüm mağaralar içinden sadece heykel ve duvarlarında resim içeren beş mağaranın üzerine ilgi yoğunlaşmış.
Tapınağa varmak için 400 basamaklı bir merdiveni çıkmak gerekiyor. Her zamanki gibi ayakkabılarımızı çıkartıp ana kapıdan içeriye girdik.
Tapınaklardaki resimler ve heykeller Buda ve hayatı ile ilgili. Ben saymadım tabii ki ama toplamda kimi kaynakta 150, kimisinde 157 adet Buda heykeli, üç adet Sri Lankalı kral heykeli ve dört adet tanrı ve tanrıça heykelinin var olduğu yazılıyor.
Dambulla milattan önce 1 yüzyıldan beri ibadet yeri olarak kullanılmış. Anuradhapura’dan sürülen Kral Valagamba bu mağaralarda saklanmış. Tahtını yeniden kazanınca da basit mağaraları, dev tapınaklar şekline gelecek şekilde oydurmuş, sonradan gelen krallar da duvarlara Buda tasvirleri çizdirmiş ve Buda heykelleri yaptırmış. 1815 yılında İngilizlerin saldırısından kaçıp, bu mağaralarda saklanan ve rahiplerce korunan Kandy Kralı tam 23 yıl burada kalmış.
Tapınaklardan ilki ve en eskisinde yatan buda heykeli ve freskolar var. İkinci mağara daha büyük ve burada kayalar arasından çıkan doğal bir su, tavandan bir yol izleyerek bir noktadan yere düşüyor. Tel örgüler arasına alınmış bu alanda tavandan akan su bir kovada toplanıyor ve bu su sadece kutsal törenlerde kullanılıyor.
Üçüncü mağara da saklanan kral ve Buda heykelleri var. Dördüncü mağara tadilatta. En yeni mağara ise 1915 yılında yapılmış.
Mağaradan çıkışta ters bir yoldan aşağıya indik ve büyük bir buda heykelinin olduğu yere geldik.
Dambulla Mağara Tapınakları gezisi sonrasında önce yol kenarında durup çeşit çeşit meyveler satan dükkanları, sonra da tahta oyma işlerinin satıldığı bir atölyeye gittik. Burada gerçekten çok güzel tahta oymalar vardı ama çok da pahalılardı. Aklımda kalarak almadan çıktım.
Baharat, Sri lanka’nın hem şansı ve hem de şansızlığı olmuş. Tarih boyu baharat cenneti olan bu topraklar iştah kabartmış. Buralara kadar gelip de bir baharat bahçesi gezmeden olamazdı ve biz de bir baharat bahçesini gezdik. Kandy çevresi baharat için çok önemli ve büyük bahçelere sahip. Ama hemen söylemeliyim ki buralarda gezdiğiniz bahçeler baharat tanıtımından ziyade bitkilerle tedaviye yönelmişler. Size işlenmiş ürünleri satmaya çalışıyorlar. Ben hekim olarak bu tür tedavileri asla yadsımam ama gezilerde de bu tür zaman alıcı ve uzun süren işlere vakit ayırmayı sevmiyorum.
Kandy’e geç vardık ve doğrudan doğruya Peradeniya’da (merkezin 5.5 km uzağında) Kraliyet Botanik Bahçeleri‘ne gittik. Aslında burası 14. yüzyıldan beri var olan ve adından da belli olduğu gibi kraliyet mensupları için yapılmış bir bahçe. İngilizler Kandy Krallığını ortadan kaldırıp bölgeye hakim olunca botanik bahçesini de genişletmişler.
147 hektarlık bir alana yayılmış bahçe, yıllık 2 milyon ziyaretçi çekiyormuş. İçerisinde 4000 den fazla çeşit orkide, baharat, ilaç özelliği olan bitki, palmiye ağaçları ve Ulusal Sri Lanka bitki müzesi bulunuyor. Ben bu bahçeye bayıldım. Kandy’e gelmişseniz burayı gezmeden sakın dönmeyin derim.
Kandy gelir gelmez doğrudan doğruya Sri Dalada Maligawa ya da Kutsal Diş Tapınağı‘na gittik. Bu tapınak, Kandy Krallığı Saray Kompleksi içinde bulunan bir tapınak. Burası da UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi içinde olan bir yer.
Tapınağın önemi Buda’nın ölümü sonrası yakılmasından sonra, yanmadan kalan diş ve kemik kalıntılardan bir tanesinin de bu tapınakta saklanması. 4. yüzyıldan beri Sri Lanka’da çeşitli şehirlerde ve tapınaklarda saklanan kutsal diş kalıntısı en son Kandy Krallığına getirilmiş ve bu tapınakta saklanmış.
Tapınak iki katlı ve üst katta kutsal dişin saklı olduğu bölüm var. Kutsal diş burada iç içe konmuş altın kutuların bulunduğu bir sandukada saklanıyor. Bu sanduka günde 3 kez halkın ziyaretine açılıyor. Biz de akşam saatlerindeki kutsal sandukayı gösterme törenine denk geldik. Aşırı bir kalabalık oluyor. Eğer sandukayı yakından göreyim derseniz fotoğraf çekmeniz yasak, eğer fotoğraf çekecekseniz uzaktan izlemenize müsaade ediliyor. Ben ikinciyi seçtim.
Bu töreni izledikten sonra ayrı bir yoldan tapınaktan çıkıyorsunuz. Bu tapınak iki kez saldırıya uğramış. Bir tanesinde 1989 yılında bombalama olayı gerçekleşmiş. Bir tanesinde ise yıkım büyük olmuş. Tamil gerillaları 1998 yılında tapınağa saldırıp 85 kişinin ölümüne sebep olmuşlar. Hasar alan tapınak restore edilmiş ve bundan sonra da tapınak ziyaretleri sıkı kontrollerden sonra yapılabiliyor.
Kandy gezisini devamını bir ertesi güne bıraktık. Her zaman ki gibi günün yorgunluğu çok ama bu yorgunluk çok tatlı bir yorgunluk..
Gezekalın…
Dr Ümit Kuru
16.04.2019 Saat 08:33
ruhsar akter
/ Nisan 16, 2019Muhteşem
Tekrar gezmenin zevkini yaşatıyorsunuz Perşembe günü turumda dostlara anlatacağım müsadenizle
Binlerce teşekkürSaygılarımla
iPhone’umdan gönderildi
Aşına Buyruk
/ Nisan 17, 2019Hep gitmek istediğim bir yer, mevsim olarak bir tavsiyeniz var mı? Hangi aylarda gitmek daha uygun olur?
gezekalın
/ Nisan 17, 2019Selam, biz Mart ayında oradaydık. Mart ayı turizm mevsiminin sonu gibi. Turist azalıyor ama musonlarin da başlamadığı zaman bakımından mart ayı başları uygun sanki. Deniz turizmi icin eğer bizim programı uygulayacaksanız aralık ocak iyi sanki ama daha pahalı oluyormus.