Hızırlar ve Bilgeler Coğrafyasında-Yazılı Kanyon’dan Kasımlar Köyü’ne

P4290097-001.JPG

Eğirdir’de kaldığımız motelde, Eğirdir gölüne karşı kahvaltımızı yaptıktan sonra Eğirdir içinde kısa bir yürüyüş yaptık. Eğirdir’in sonradan birbirine bağlanmış iki adasını araçla şöyle bir turladık. Sonra da Aksu’ya doğru yola düştük. Eğirdir, Aksu arası yaklaşık 30 km. Aksu’ya Zindan Mağarası için gidiyoruz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aksu yolu üzerinde, Eğirdir’den 7 km kadar sonra Bağarası denen bir mevkide tam 800 yıllık bir Türkmen geleneği yaşatılıyor. Burada bulunan mesire yerine tarihi bir pazar kuruluyor; Pınar Pazarı. Bu pazarda yüzlerce yıllık hasat bayramı geleneği devam ediyor. Yöredeki dağ köylerinde yaşayan Yörükler için bir nevi buluşma yeri olan pazarda, canlı hayvan ve diğer ihtiyaçların alışverişi yapılırmış.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aksu ilçesine 2 km uzaklıktaki Zindan Mağarası‘nın Toplam Uzunluğu 760 metre. Romalılardan bu yana bilinen ve kullanılan bir mağara.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

anamas32Bu mağara şu sıralar tadilat nedeni ile kapalıymış. Biz de Yusuf’un girişimleri ile girebileceğimizi düşünmemize rağmen aksilik sonucu ziyaret edemedik. Bunun yerine civarda epey bir vakit geçirdik.

Zindan Mağarasının önünde 2 metre yüksekliğe sahip Köprüçay Tanrısı Eurymedon heykeli bulunuyormuş. Şimdi bu heykel yerinde değil, müzede. Ama heykelin bulunduğu niş gözüküyor. Zindan Mağarası önünde Eurymedon Kutsal Alanı var.

Mağara önünden Aksu Çayı akıyor.

P4290024.JPG

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aslında Eğirdir’de yaptığımız sıkı kahvaltı nedeni ile pek acıkmasak da öğle yemeği için Pınargözü Alabalık Tesislerine gittik.  Bu ne menem iştir anlamadım! Acıkmadık diyoruz ama sonuna kadar yiyoruz, daha var mı diye sağa sola bakınıyoruz.. Burada tereyağlı çok güzel bir alabalık geldi. Aksu Çayının soğuk suları içinde alabalık daha bir lezzetli oluyor. Buralardaysanız öğle yemeğini burada yemek size güzel gelecektir. Tesis sahipleri çok tatlı insanlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Öğle yemeğimiz sonrası Yazılı Kanyona doğru gitmek üzere yollara düştük.

Tam ekran yakalama 11.05.2017 211130

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yazılı Kanyon’a benim üçüncü gidişim. Buraya her gelişim, ilk gelişim gibidir. Bu mevsimde, Göksu Irmağı kaynağı olan türkuaz renkli sulara paralel yürüyüşe doyamam.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_3803.JPG

Burayı gezerken tek üzüntü kaynağım, İS 50-138 yılları arasında Hierapolis’te doğup Yunanistan’ın Epirus bölgesinde ölen ünlü filozof Epiktetos’un bir şiirinin bulunduğu ve kanyona adını veren yazıtın tahrip edilmiş görüntüsüdür.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

“Arkasında define vardır” diyerek tahrip edilen yazıtın bu halini her gördüğümde, yapan vandallara lanet okurum.  

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aziz Paul’un Perge’den Pisidia Antiokheia’ya giderken geçtiği bu kanyonda yürürken doğanın verdiği huzur vazgeçilmez bir duygu olduğundan, bu bölgeye ne zaman gelsem Yazılı Kanyon’a mutlaka uğrar, 1.5 km kadar olan bu yolu yürürüm. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Burası ile ilgili yazıyı daha önce uzun uzun yazdığımdan, tekrara girmemek adına, burada noktalamak istiyorum. Meraklısı (https://gezekalin.com/2014/05/27/toroslarda-baharyazili-kanyon/) linkinden ayrıntılı bilgiye ulaşabilir.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yazılı Kanyon ziyareti sonrasında konaklama yapacağımız Kasımlar Köyü’ne doğru yola çıktık. Bu yol üzerinde Adada Antik Kenti, yılkı atlarının serbestçe dolaştığı Yeniköy ve Kızılova bölgesi ve Tota Dağı Orman İşletme tesisi gibi yerlerin ziyaretleri de olacak. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Esas hedefimiz Yeniköy ve Kızılova’da yılkı atlarını bolca fotoğraflamak ve Tota Dağı, Dedegöl Dağı manzaralarını, ışığın en güzel olduğu saatlerde görebilmek olduğundan Adada Antik kentinde çok oyalanmadık. Burasını da daha önce uzun uzun yazmıştım https://gezekalin.com/2014/06/01/toroslarda-baharadada-antik-kenti-tota-dagi-kasimlar-koyu/).

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kasımlar Köyü’ne doğru giderken coğrafyanın değiştiğini hissediyorsunuz. Artık etrafta hakim olan ağaç türü ardıç ağacı. Ardıç Ağacı suya dayanıklı, geç büyüyor, uzun yaşıyor. “Ardıç Ağacı ormanı geç terk eder” diye bir söz varmış. Bu ağacın dayanıklılığı ifade eden bir söz. Ben bu bölgedeki ardıç ağaçlarını seviyorum. Arada gördüğümüz Ahlat Ağaçları da çiçeğe bezenmişler.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Genç ve sağlıklı iken hizmetini aldıkları atlar yaşlanınca, onları beslemenin maddi yükünden kurtulmak üzere sahipleri tarafından doğaya salınan ve kendi kendine yetmesi istenen atların, zaman içinde birbirleri ile çiftleşerek sürüler oluşturduğu yılkı atları, Yeniköy ve Kızılova mevkinde özgürce dolaşıyorlar. Daha evvelki senelerde de bolca fotoğrafladığım yılkı atlarına, bu sene daha da yaklaşma imkanım oldu. Zayıf, çelimsiz ve yaşlı olsalar da seviyorum ben yılkı atlarını. Arada dolaşan tayların da aslında albenisi yok. Ancak doğada ve özgür dolaşmalarının bir başka güzelliği var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kızılova’da bu sene yılkı atlarını az gördük. Ama bu ovanın doğal güzelliği yılkı atları olmadan bile bir başka oluyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kasımlar Köyü’nde sevgili Abdurrahman Kökdoğan’ın işlettiği St Paul Pansiyon, bu geceki konaklama yerimiz. Oraya varmadan önceki son aktivitemiz Tota Dağı Orman İşletmeye ait alanda biraz vakit geçirmek olacak. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Burası rotamız üzerindeki bir başka sevdiğim yer. Kasımlar Köyü’ne yakın, orman işletmeye ait bir tesis. Bahçesine bayılıyorum. Burada kısa bir mola verip, patika yoldan Tota Dağı tepelerine doğru yürümeniz mümkün. Benim için burası kırmızı laleler açısından önemli. Burada geçen sene gördüğüm laleleri tekrar görebilmek umuduyla hemen yürüyüşe başladım. Ama Uluborlu’da kiraz çiçekleri için geç, Tota Dağında kırmızı laleler için erken bulunmuşuz anlaşılan. Her yer çuha çiçeği dolu, ama boyu küçük, kırmızısı gördüğüm en can alıcı kırmızı olan lalelerden eser yok. Muhtemelen 15 güne her taraf bu çiçeklerle dolar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sonunda konaklayacağımız pansiyona vardık. Sevgili Abdurrahman, eşi ve kızı bizi karşıladı. Burada daha önce iki kez kaldık. Kendinizi evinizde hissedebileceğiniz bir yer. Güzel yemekler eşliğinde günün muhasebesini yaptık. Yemek sonrası bir ufak bir yürüyüş bile yaptık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 

Evet sevgili sanal gezginler..Bu gezi yazısını da burada noktalamak istiyorum. Dördüncü gün Köprülü Kanyon ve Tazı Kanyonu gezileriydi. Ama doğrusu bu bölümü başka bir gezi sonrası yazmak istiyorum. Neden derseniz, hakkını veremedik. Ama bir daha ki gezimizin başlangıç yeri mutlaka Tazı Kanyonu olacaktır.

Bu gezide öğrendiğim bu yöre sözünü, bu yazı dizisinde bir yerde mutlaka kullanmak istiyordum . Bu son yazıda kullanmak en iyisi herhalde. “Keçinin meşeye ettiğini, külü derisinden çıkarır”. Bir zamanlar sumak yaprağı ve meşe külü deri tabaklamakta kullanılırmış. Yani keçi derisinin hırpalanmasıyla, canlı iken yaptıklarının cezasını görür. Daha da açıkçası doğaya verdiğin zarar bir gün mutlaka, zarar verene geri döner. 

Doğa ve tarih bizim değil. Onlar bize emanet. Gelecek kuşaklara en iyi şekilde emaneti iletmemiz lazım. Onları koruyalım…

Lütfen.

Gezekalın ve dostukla kalın..

Dr Ümit Kuru

12.05.2017 Saat 01:32

18221978_10154718054373981_6325424573058806904_n.jpg

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: