Gezi Tarihi 26.10.2010
Sabah erkenden uyandık. Hanımla birlikte etrafı keşfe çıktık.
Burasını gündüz gözü ile görünce ne kadar güzel bir yerde kaldığımızı bir kez daha anlayıp, bu cennet köşede şöyle keyifli bir kahvaltı yapamamanın ve sonrasında doya doya gezememenin üzüntüsünü yaşadım.
Etraf tarif edilecek gibi değil; Ne taraftan geldiğini anlayamadığım kuş cıvıltıları, göl kenarında avlanmaya çıkmış bir balıkçıl, adının ne olduğunu bilmediğim çiçekler ve ağaçlar var. Gölün üstüne sabah sisi çökmeye başladı.
Kahvaltımızı bile paket yaptılar ve hemen otobüse atlayıp yola düştük. Gideceğimiz yer Dünya Kültürü Mirası Listesinde yer alan bir yer ve bu gezinin en önemli ayaklarından olan Tikal Antik Kenti. Biz de erkenden yola düşüp bu kenti iyice bir gezmenin doğru olacağını düşünüyoruz. Flores-Tikal arası 71 km ve erkenden orada olup, turist kalabalığına yakalanmak istemiyoruz.
Tikal, Guatemala’daki yağmur ormanları içinde Peten ilinin kuzeybatısında bulunan, en büyük Maya kenti ve tören merkezidir. Güney düzlüklerindeki öteki Maya merkezleri gibi Tikal da orta oluşum döneminde (M.Ö. 900-300) küçük bir köydü. Geç oluşum döneminde (M.Ö. 300-M.S. 100) büyük piramit ve tapınakların yapılmasıyla önemli bir tören merkezi haline geldi. Klasik dönemde büyük saraylar, piramitler, alanlar yapıldı. Maya hiyeroglif yazısı ve karmaşık takvim sistemi ortaya çıktı, anıtsal heykeller ve vazo resimleriyle üstün bir Maya sanatı gelişti.

Q Kompleksi
Tikal’in, Chichen Itza, Copan, Uxmal gibi diğer Maya kentlerinden ayrılmasını sağlayan en önemli özellik orman içinde olması. Tikal Antik Kenti, Vietnam’da Angkor Thom’da olduğu gibi orman içinde ve ormanın insafına kalmış bir kent. Tikal’de tapınakların çoğu açığa çıksa, meydanlar temizlense de, bir yerden diğerine giderken orman içinden geçmek zorundasınız. Etrafta yüksek ağaçların dalları arasında akrobasi yapan Howler (uluyan) Maymunları, rengarenk papağanlar ve tavus kuşlarına, biraz da benim gibi şanslı iseniz, ulusal kuşları olan Toucan (tukan) kuşuna rastlayıp fotoğraflayabilirsiniz. Sabahın erken saatleri veya geç saatlere doğru el ayak çekilmişken burada olursanız ormanın gerçek sahiplerinin günlük yaşamlarına şahitlik etmeniz daha olasılıklı.

Q Kompleksi
MS 250’li yıllarda Tikal bugünkü şeklini almış ve önemli bir dini, siyasi ve ekonomik şehir olmuş. MS 230 yılında tahtı ele geçiren Kral Yax Moch Xac yönetimi ele geçiriyor ve sonrasında da krallık sülalesi tarafından yönetiliyor.
Tikal 1979 yılından beri de UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi içinde yer alıyor.
Tikal Antik Kentine yüksek Ceiba ağaçları ve sakız (Chico Zapote-Sapodilla) ağaçları arasından geçip giriyorsunuz. Etraf alışılmadık kadar tenhaymış. Burada her zaman çok sayıda turist olurmuş. Sabahın erken saatleri olunca etraf boş.
Önce Q kompleksi denen bir yere geldik. Tikal antik kentinde M, N, O, P, Q kompleksleri olarak adlandırılan yerler var. Arkeologlar bu şekilde adlandırmayı uygun görmüşler. Bu komplekslerde karşılıklı iki adet piramit oluyor ve doğu batı istikametinde yerleşimli. Bir de kuzey güney yerleşimli dikdörtgen binalar var. İşte Q kompleksi bu yapılardan bir tanesi. Burada 4 basamaklı küçük piramidin önünde 9 adet dikili taş var. Bunlar sunak yeri mi yoksa başka bir iş mi görüyor belli değil.
Bu alandan devamla Gran Plaza, 1 ve 2 no’lu tapınaklar ve Kuzey Akropolüne gittik. Bir numaralı tapınak (Temple of the Grand Jaguar) büyük Maya Kralı Moon Double Comb onuruna ve gömülmesi için inşa edilmiş olan bir tapınak. Kralın kendisi bu tapınağın planları üzerinde çalışmış ve 734 yılında onun yerine tahta geçen oğlu tarafından bu tapınak bitirilmiş. 44 metre yükseklikteki tapınağın karşısında, bu kralın karısı için yapılmış olan 2 no’lu tapınak (Maskeler Tapınağı) var ve 38 mt yükseklikteki tapınağa çıkış mümkün. 1 no’lu tapınağa ise çıkıp ta düşen ve ölen insanlar olduğundan çıkış yasaklanmış. 1 no’lu tapınağın yanında ise kutsal top oyunu sahası var.
Bu tapınakların yan tarafında ise Kuzey Akropolü denen ve görünüşte değersiz ancak aslında bu alandaki en eski yapılar olmaları nedeni ile değerli olan bir dizi eser var. Mayalar burada MÖ 400 yılına kadar giden eserler bırakmışlar. Mayalar eski tapınakları üstüne yenilerini inşa ederlermiş. Burada da aynı şeyi yapmışlar ve üstünü kapatarak dış ortamın olumsuz etkisinden korunmuş halde duvar maskelerinin daha önceden olan tapınaklardan kaldıklarını öğreniyoruz.
Bu alanda gezerken herkes 2 no’lu tapınağa çıkıp, panoramik fotoğraf almaya çalıştı. Ben genelde böyle bir aktivitede en önde tırmanırken, bu sefer bunu yapmak istemedim ve aşağıda kalıp tapınağın arkasından geçip hemen yakında bulunan ve dala konmuş renkli bir kuşu fotoğraflamaya çalıştım. Bu sırada da yaşayabileceğim en önemli olaylardan birisini burada yaşadım; Guatemala’nın milli kuşu olan Toucan (Tukan) kuşu, hem de birkaç tanesi birden, o ağacın dalları üstüne kondular. Poz üstüne poz verip, ağacın meyvelerini bir güzel yiyorlardı. Ne kadar şanslıydım! Kaçar mı? Bu güzel kuşları fotoğraf makineme hapsettim.
Bu alandan devamla, önce 55 metre yükseklikteki 3. Numaralı Piramidi sonra da 5 Numaralı Piramidi ziyaret ettik. 5 numaralı piramit 58 metre yükseklikte ve MS 600’lerde inşa edilmiş. Bu piramide yandan ve çok dik bir merdivenle çıkılıyor. Yukarıya kadar çıkıp ileride Gran Plaza ve 1 ve 2 numaralı tapınakların panoramik görüntüsünü aldık.
Yolu takip ettiğimiz zaman bir sıra halde dizilmiş olan 7 Tapınaklar Meydanına geliyorsunuz. Bu tapınaklarda hala kazı çalışması var ve burada ağaçlarla kaplı tapınakları en dramatik hali ile görebiliyorsunuz. Burada bir diğer dikkati çeken bölümde yan yana 3 adet top sahasının bulunması. Burada biraz soluklanmak hepimize iyi geldi.
Daha sonra ise 4 numaralı tapınağa gittik. Bu tapınak 64 metre yükseklikle, Tikal’deki en yüksek tapınak unvanını taşıyor. Bu piramide tırmanıp tüm alanın panoramasını fotoğraflayacağız. Bu piramide de yandan merdivenlerle çıkılıyor. Merdivenlerden çıkarken hemen yakınımızdaki ağaçlarda, bir daldan bir diğer dala atlayan Howler Maymunları fotoğraflıyoruz. Bu maymunlar gerçekten bir köpeğin çıkarttığı seste uluma sesi çıkarıyor. Sonunda piramidin tepesine çıkıp merdivenlere oturduk.
Aşağıda manzara nefis. Ufukta ağaçların arasından sıyrılan 1, 2 ve 5 numaralı piramitler gözüküyor. Güzel bir kelebek, hemen ayaklarımın dibinde bir yaprakta, kanatlarını açmış güneşten faydalanıyor. Tikal gezisi yaklaşık 4 saat kadar sürdü ve sonunu Tikal parkı içinde bulunan bir lokantada yediğimiz yemekle getirdik. Burada da bir Arı Kuşunun peşinde yarım saatim geçti. Fotoğrafladım ama istediğim güzellikte olmadı. Başka zamana artık.
Yemek sonrası ise Guatemala’nın en büyük gölü olan İzabal Gölü’nün ağzında bulunan Rio Dulce nehri kenarındaki otelimize doğru yola çıktık. Önümüzde 254 kilometrelik bir yol var.
Rio Dulce’ye gecenin karanlığında vardık. Hiç otele uğramadan doğruca yemek yiyeceğimiz yere gittik. Bu otelinde çok iyi bir otel olduğu belli. Karayiplerin kenarında bir otel ama her zamanki gibi gündüzleri çok kısa bir süre gezip ayrılmak zorunda kalacağız. Ancak grup çılgın, sabah erkenden kalkıp denize girme kararı veren arkadaşlar var. Bir tanesi de benim hanım! Eh! Bizde bu karara uyacağız.
Ne demişler; Kadına itaat et, rahat et..
Gezekalın, Aydınlık kalın
Dr Ümit Kuru
İlk yazım tarihi: 05.12.2010 saat 00:39
Düzeltilmiş son basım tarihi: 20.11.2016 Saat 00:36