Baharı İtalya’da Tarihin İzlerinde Yaşamak-Positano/Ravello/Amalfi/Salerno

IMG_1668

Sabah kahvaltıdan  sonra Positano’dan başlayıp Salerno’ya kadar sürecek olan olan Amalfi Kıyıları gezimize başladık. Yol, kağıt üzerinde 60 kilometre gözüküyor. Ama gelgelelim hep virajlı ve daracık yollardan gidiyorsunuz. Bazen sadece tek arabanın geçebileceği kadar dar yollarda beklemek gerekebiliyor. Bizim orada bulunduğumuz zaman dilimi bu yolculuk için uygundu ve yola da erken çıkınca yollar pek dert olmadı. Ama yazın bu yollar korkunç kalabalık oluyormuş. Ancak yollardaki manzaralar müthişti.

Positano’dan çıktıktan hemen sonra fotoğraf molası için otobüsü durdurduk. Positano’nun içinden pek bir şey anlaşılmıyor ama uzaktan bakınca burası çok güzel bir kasaba gözüküyor.

Google Haritalar - Google Chrome 14.05.2015 000948

Yol deniz boyu devam edecek ve önce Ravello’ya gideceğiz. Sonrasında Amalfi Kıyılarına adını veren Amalfi kasabasını göreceğiz. En son olarak Salerno’yu gezip Positano’ya dönüşü otobandan yapacağız. Tüm günün programı bu olacak.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yol boyu dikkatimizi çekecek sıklıkta kaleler veya kuleler gördük. Kuleler birbirlerini görecek kadar yakın mesafelere kurulmuşlar. Bunlar, bir zamanlar bu kıyıların belalısı korsanların yaklaştığını iç kısımlara haber verme ve olabildiğince de savunma amaçlı yapılmışlar. Bir diğer gözlemimiz ise yol boyunca gördüğümüz limon bahçelerinin çokluğuydu. Buraları Avrupanın limon ihtiyacını karşılıyormuş. Fotoğraflamak için durduğumuz yerlerden birinde bir tezgahta gördüğümüz sfusatolardan (bir tür kalın kabuklu, tatlı ve iri limon) birine gözlük takılmıştı. Bir insan yüzü büyüklüğünde limon düşünebiliyor musunuz?

IMG_1691

Bir süre yol alınca önce Amalfi’ye vardık ama burada durmadan doğrudan Ravello’ya devam ettik. Gezinin ilk ziyaret yeri Amalfi’ye göre daha tepede kalan ve güzelliği ile 1996 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan Ravello oldu.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ravello 5. yüzyılda Barbar istilasından korunmak için kurulan bir yerleşim alanı. Dokuzuncu yüzyılda ise ticarette önemli olan Amalfi’ye rakip olacak kadar gelişmiş. Bu gelişimin nedeni ise buraya gelen ve bu şehirde işlenip boyanan yün ticaretiymiş. Amalfi ileri gelenleri bu gelişimi ve öne geçmeyi hazmedemeyince ani bir baskınla Ravello’nun tüm ileri gelenlerini ortadan kaldırmış. Bundan sonrada Ravello’da bir daha hiç eski gücüne kavuşamamış.

IMG_1727

Otobüsten indikten sonra ilk olarak Villa Rufolo‘yu ziyaret ettik. Ravello’da önemli iki tane villa var; Villa Cimbrone ve Villa Rufolo. Biz Anıl’ın önerisi ile Villa Rufolo’yu gezmeyi tercih ettik. Buraya giriş 7 EUR. Burası bir zamanlar Ravello’nun en zenginlerinden Nicola Rufolo tarafından 1270 yılında inşa ettirilmiş. Muhteşem bir bahçesi var ve buradan çok güzel bir manzara seyredebiliyorsunuz. Günümüzde bu bahçede zaman zaman konserler düzenleniyormuş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 Villa sonrasında Ravello Katedral’ini gezdik. Burası 1087 yılında yapılmış ve içindeki mermer vaiz kürsüleri ile meşhur.

Daha sonra Ravello’nun dar sokaklarına dağıldık ve kısa bir yürüyüş yaptık. Burada bulunan çini atelyöleri de çok güzel ürünler satıyorlar.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ravello gezisi sonrasında Amalfi’ye indik.Amalfi 839-1200 yılları arasında Amalfi Düklüğü olarak bilinen ülkenin başkenti ve önemli bir ticaret şehriymiş. 12.yy’da Amalfi yerlileri, Araplarla olan sıkı ilişkileri sonucu onlardan kağıt yapmayı öğrenmişler ve kasabada kağıt fabrikaları kurulmuş. Ürettikleri kağıtları Avrupa’ ya yollamışlar ve böylece koyun derisinden üretilen parşömenin yerini kağıt almış. Bizans tarafından yönetilen kasabanın 10. Yy’ da kendine ait parası bile varmış. Adı da “Tari” imiş. Burada yetiştirilen ve adı “Sfusato Amalfitano” olan iri limonlar, “limoncello” adındaki meşhur likörün yapımında da kullanılıyor.

1920-30’lu yıllarda ise İngiliz asilzadelerinin gözdesi olan bir tatil beldesi olarak ünlenmiş. Bugün dahi güzelliği ile önemli bir turistik belde. Bu arada Amalfi’nin de UNESCO Dünya Kültür Mirası listesi içinde olduğunu söyleyelim.

IMG_1860

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Amalfi ana mIMG_1862eydanı, Piazza Duomo, her daim kalabalık. Meydanda şehrin koruyucu azizi Aziz Andrea (Andrew) heykeli var. Meydanda ilk dikkatinizi çeken yapı, yapımına 9. yüzyılda başlanan ve sonraları pek çok kez onarılan St. Andrea Katedrali. kente hakim durumda. Katedralin görkemli bronz kapıları 1065’te Konstantinopolis’te (İstanbul) yapılmış, çan kulesi ise 1180-1276 arasında tamamlanmış. Önce katedralin merdivenlerini adımlayarak katedralin içini gezdik. Katedralin içinde ilk olarak kıymetli din motifli eşyaların saklandığı bir bölüm gezildi. Daha sonra ise Katedrali gezdik. Tavan işlemeleri ve altarı çok güzeldi. Aziz Andrea, Hz İsa’nın haç şeklinde çarmıhı aksine çapraz bir çarmıha asılı olarak betimleniyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sonra ise meydan boyu yürüyerek Amalfi sokaklarını gezdik. Bu küçük şehir insanda güzel bir his yaratıyor. Sevdik bu şehri. En son vakitleri meydanda bir şeyler içerek geçirdik ve Salerno’ya doğru yola çıktık.

IMG_1913

Salerno bir Roma kolonisi olarak MÖ 197’de kurulmuş. Şehri gezerken kapıldığım ilk izlenim Ravello veya Amalfi’den sonra burasının sevimsiz bir yer olduğuydu.

IMG_1922

IMG_1928Salerno’nun tarihsel önemi, Avrupa’nın ilk tıp okulunun merkezi olmasından geliyor. Ün kazandığı 11. ve 12. yüzyıllarda Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’dan öğrencilerin akın ettiği okul, günümüzde de öğretimini sürdürüyor.II. Dünya Savaşı sırasında Müttefikler’in Güney İtalya’ya yaptıkları üç çıkarmanın en önemlisi 9 Eylül 1943’te Salerno koyunda gerçekleşti.

Kentin başlıca anıtı 1076-85 arasında Roberto Guiscardo tarafından yeniden inşa edilen San Matteo Katedrali. Efsaneye göre cesedi 10. yüzyılda Salerno’ya getirilen Aziz Matta’nın mezarı, katedralin altında.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Salerno sonrasında otobana çıkarak Positano’ya akşam saatlerinde vardık. Bu güzel günün ardından, Positano’ya özel bir gece ile veda etmek istedik. Akşam yemeğini grupça yiyebileceğimiz bir restoran aradık. Bu arada sahile kadar yürüyerek şehrin tadını son kez çıkardık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yemek için Ristorante Max adlı bir yeri gözümüze kestirdik. Bu restoranın içi sanki müze gibiydi. Yemekleri de müthişti doğrusu. Ancak fiyatı epey bir kazıktı.

Evet Sevgili Sanal Gezginler…

Bir bölüm daha tamam. Yarın Selanik’e gidiyoruz. 19 Mayıs’ta Atatürk’ün evi önünde harmandalı oynamaya niyetim var. Yani yazıya bir süre ara vereceğiz.. Kimbilir belki Selanik’ten yeni bir yazı konusu ile döneriz..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

15.05.2015 Saat 01:49

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: