RAJASTAN-ALTIN ÜÇGEN-VARANASİ-Amber Kalesi-Taj Mahal/Agra

SONY DSC

SONY DSCSabah erkenden kalktık. Önce dünkü programda gerçekleştiremediğimiz Jaipur şehrinin simgesi olan Hawa Mahal Sarayını (Rüzgarlar Sarayı)  dışarıdan fotoğraflamamız gerekiyor. Burası şair Kral Sawai Pratap Singh tarafından inşa ettirilmiş. Aslında City Palace’in içinde yer alan bir saray ancak en iyi dışarıdan görüldüğü için genellikle sadece dışarıdan ziyaret ediliyor. Pembe kum taşından yapılmış olan bu sarayda 900’ün üstünde pencere var ve saray halkı aşağıdaki caddede olan alışverişi pencerelerin arkasından izlermiş. Hawa Mahal Sarayı 5 katlı bir bina ve binanın dıştan görünüşü bir tacı andırıyor. SONY DSC

Jaipur’a 11 km uzaklıkta olan ve yüksek bir tepenin yamaçlarına kondurulan Amber Kalesine doğru yola çıktık. Ekip dinç ve bir filin sırtında yolculuk yapacağımız için heyecanlıyız. Burada 100 tane fil varmış ve her defasında 2 kişi taşıyarak, günde 5 sefer yapmak suretiyle, en fazla 1000 kişinin file binme şansı oluyormuş. Bunun dışındakiler ancak yürüyerek veya jeeple kaleye çıkabiliyorlar.

SONY DSC

SONY DSCBu kalede, Jaipur resmen başkent olmadan önce, 1727’ye kadar Mihrace ve ailesi yaşarmış ve Krallığını da buradan yönetmiş. Mermer ve kumtaşından yapılmış olan bu kalenin inşa tarihi 1592 ve yaptıran da Raja Man Singh I. Bu kalede 3 Mihrace yaşamış. Bu kale ziyaret ettiğimiz kalelerin en güzellerinden bir tanesi. Kralın halktan şikayetleri dinlediği Divan-ı Avam, tavanı ve duvarları ışıldayan aynalarla kaplı Seesh Mahal, mozaik ve mermer oyma işleri ile zafer salonu Jas Mandir ve Mihracenin özel dairelerine girdiği, görkemli kapı Ganesh Pol bu sarayın en dikkati çeken yerlerinden. Mihrace 1. Jai Singh’in 12 eşi varmış (metreslerini bilen yok) ve her bir eşi için yapılmış birer daire yapmışlar. Kral, her daireye, bir diğerine görünmeden girebiliyorken, eşler sadece bir avluda bir araya gelip sohbet edebiliyorlarmış. Kraliçeler de az lüks düşkünü değillermiş; Saray içinde merdiven yanında eğimli yollar gördük ki bunlar takılar yüzünden ağırlaşan kraliçelerin tahtırevan ile bir yerden diğerine taşınması için yapılmış.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Daha sonra yürüyerek kale dışına çıkıp arabamıza bindik ve diğer ziyaret yerimiz olan Agra’ya doğru yola çıktık. Bu arada Su Sarayı denen ve suni bir göl içinde yapılan Sarayı da gördük. Mihrace Portap Singh müzik çalışmalarını burada yaparmış. Daha sonra Agra’ya doğru yola çıktık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Jaipur-Agra arası 226 km. Kağıt üzerinde 5 saat sürüyor ancak bizim hızlı şoförle bu süre kısalabilir. Bugün öğle sonrası Agra’da Taj Mahal’i ziyaret edeceğimiz için heyecanlıyız. Yol güya bölünmüş ama yolculuk ettiğiniz şeritte karşı yönden gelen araç karşınıza çıkabiliyor. Otoyolda, kendilerine her yer serbest olan inekleri de görebiliyorsunuz. Bizim için zevkli bir yol oldu. Yol boyu hardal tarlaları gördük. Fatehpur Sikri ve Kelaedo Milli Parkı (Kuş Parkı) gibi daha sonra ziyaret edeceğimiz yerlerin de bugünlük önünden geçtik.

Agra şehri Babür Şah, Akbar (Ekber) Şah ve Şah Cihan döneminde, bölgede hüküm süren Moğolların başkentliğini yapmış olan bir şehir. Burada biraz Moğol İmparatorluğundan bahsetmek iyi olacaktır. Hindistan’daki Moğol İmparatorluğu, Timur’un torunlarından Zahireddin Muhammed Babür tarafından kurulmuştur. Babür, 1483 yılında Fergana’da doğmuştur. Babası Fergana hükümdarı Ömer Şeyh Mirza’dır, ki Şeyh Mirza aynı zamanda Timur’un torunudur. Babasının ölümünden sonra amcası ile yaptığı taht mücadesini kaybetmiş ve emri altındaki beylerle birlikte 1504′ te Kabil’e gitmiştir. Devletin başkentini de burası yapmıştır. Daha sonra sırası ile  Pencap bölgesini ve Agra’yı  almış, burayı başkent yapmıştır.1530 yılında bu şehirde ölmüştür. Babür Şah’dan sonra devletin başına oğlu Hümayun (1530-1556) geçmiştir. Tahtının ilk yıllarında kardeşleri ve akrabaları ile mücadele eden Hümayun bir yandan da Ludi hükümdarı ile mücadelede bulunmuş ve bu mücadelelerden galibiyetle ayrılmıştır. Yetenekli bir hükümdar olmayan Hümayun Şah 1566 yılında ölmüş yerine Akbar (Ekber) Şah (1556-1605) geçmiştir. Ekber Şah döneminde sarayda Hint etkisinin arttığı görülmüştür. Ekber dönemi Moğolların en ihtişamlı dönemidir.

1605’de Ekber’in ölümünden sonra yerine Cihangir (1605-1627) geçmiştir. Bu dönemde önemli başarılar görülmemiş ve Kandahar şehrini İran ele geçirmiştir. İngilizler bu dönemde Hindistan ticaretine el atmış ve Surat limanında yer açarak zamanla buradan Hindistan’ı ele geçirecek gelişmeyi sağlamışlardır. Cihangir’in ölümü üzerine yerine oğlu Şah Cihan (1628-1658) geçmiştir. Kardeşleri ile girdiği taht mücadelelerini kazandıktan sonra bir daha bu tip mücadelelerin yaşanmaması amacıyla kendi soyundan gelen bütün erkekleri öldürtmüştür. Şah Cihan döneminde Avrupalılar ile ilişkilerin daha da arttığı görülmektedir. Dönemin en önemli eseri ise Taj Mahal olarak bilinmektedir.Şah Cihan ve çok sevdiği eşi Ercümend Banu (Mümtaz Mahal) ile mutlu mesut bir hayat yaşamışlar. Şah Cihan ne zaman bir sefere çıksa yanında mutlaka eşi Ercümend Banu olurmuş. Ondördüncü çocuklarına gebe olan eşi, doktorların izin vermemesine rağmen, Şah Cihan’la sefere çıkmış ancak maalesef bu sırada ölmüş. Söylenti odur ki Ercümend Banu ölmeden önce Şah Cihan’dan iki istekte bulunur; birincisi onun adına dünyanın en güzel eserini yaptırması, diğeri ise ondan sonra evlenmemesi.

Bunun üzerine Şah Cihan dünyanın en ünlü usta ve mimarlarını getirterek (ki bunlar içinde Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mehmet İsa Efendi’de bulunmaktadır) muhteşem bir eser inşa ettirtmiştir. Eserin yapımı 1631’de başlamış 1652’de bitirilmiştir. Aralıksız olarak 20000 insan, 22 yıl çalışmış ve bir insanın, bir diğer insana aşkını ifade etmesinin en mükemmel göstergesi olan Taj Mahal ortaya çıkmıştır. Aslında o zamanlarda eserin ismi Mümtaz Mahal’miş ancak Hindu dilinde “z” harfi olmayıp yerine “j” harfi olunca eserin ismi Mümtaj Mahal, zamanla da kısaltılarak Taj Mahal’e dönmüş.

SONY DSC

SONY DSCOtele bavulları atar atmaz Taj Mahal’e gittik. Cuma günleri Taj Mahal kapalı. Bu nedenle burayı ziyareti öne aldık, yarın diğer yerleri gezeceğiz. Taj Mahal’e gidiş için aracı 1-2 km kadar önde bulunan bir otoparka bıraktık. Araçların eksozlarından çıkan dumanlar Taj Mahal’i kirletiyor diye, araç girişine müsaade etmiyorlar. Atlı bir arabaya binip, Taj Mahal’in ana giriş kapısına kadar gittik. Bilet alırken size bir torbada bir şise su ve bir çift galoş veriyorlar. İçeride ya galoşla ya da ayakkabısız geziliyor. Ayrıca video çekimine de izin vermiyorlar. Sadece fotoğraf çekebiliyorsunuz.

SONY DSC

Biliyorsunuz Taj Mahal, “Dünyanın Yeni Yedi Harikası” arasında yer alıyor. Biz yeni harikalardan 5 tanesi gördük ama aralarında bir tek Taj Mahal’ın “böyle bir eser olamaz” hissini uyandırdığını söyleyebilirim. Dünyanın en simetrik eseri. Simetriyi bozan tek şey, Şah Cihan’ın mezarının, Mümtaz Mahal’in mezarından daha büyük olması ve yüksekte olması. Söylenceye göre, Şah Cihan süt beyazı mermerden yapılmış olan bu anıt mezarın hemen karşısına, yani yakında bulunan Yamuna Nehrinin karşı kıyısına bu sefer siyah mermerden kendi mezarını yaptıracakmış. Ancak oğlu Aurungzebe (Evrenzig) tarafından tahttan indirilip, devletin parasını bu esere yatırması sebebi ile Agra Kalesinde hapse atılmış. Bu hapis yattığı kaledeki kuleden sevgili karısı Mümtaz Mahal’e baka baka 7 yıl yaşamış ve sonunda ölmüş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Taj Mahal de çok ince kesilmiş mermerlerin içi oyulmuş ve bu oyulan yerlere değerli ve yarı değerli taşlar yerleştirilerek çiçekler, dallar meydana getirilmiş ve ışık altında bu çiçekler, dallar çok güzel yansımalar yapıyorlar. Bu sanata Pietra Dura deniyor. Agra’dan da hediye alacaksanız bu sanatın kullanıldığı küçüklü-büyüklü mermer işlerinden bir tanesini almalısınız.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Taj Mahal gezisinin hakkını verdiğimizi düşünüyorum. Neredeyse Taj Mahal’i biz kapatacakmışız gibi son dakikaya kadar kaldık. Hindistan gezisi denince olmazsa olmaz bir köşe burası.

Akşam Agra’da kaldığımız otelde bir düğüne rast geldik. Fırsat kaçar mı, daldık bizde içeride ne oluyor diye.. Önce damat, akrabalar ve Hindu din adamı düğün salonunda dini bir tören yaptılar. Sonra damada hediyeler verildi. Bu arada damada ne alınırsa, bu Hindu din adamına da aynısı alınıyormuş. Bu arada gelin hanım dışarıda bekliyor. Sonra nedendir anlamadık hareketli bir müzik eşliğinde (Tarkan’ın “oynama şıkıdım, şıkıdım” şarkısı benzeri diyebiliriz) gelin hanım nedimeleri eşliğinde içeri girdi. Sonrası takı merasimi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu şehirde iki gece kalacağız. Bugün yol yordu bizi ancak Amber Fort ve Taj Mahal derken çok güzel gündü. Tarihte aşk için çok şeyler yapmışlar ancak bence aşkın en güzel ifadesi olan Taj Mahal’i görmek büyük bir ayrıcalıktı.

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

Gözden geçirilmiş yeni yayın tarihi 07.01.2015 saat 00:13

Yorum bırakın

1 Yorum

  1. Bayıldım.. Harika anlatıyorsunuz. Umarım bir gün bana da oraları ziyaret etmek nasip olir. Bu bilgiler çok işime yarayacak 🙂

    Cevapla

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: