HIRVATİSTAN, KARADAĞ, BOSNA-HERSEK GEZİSİ-Plitvice Gölleri

SONY DSC

Sabah erken uyandım ve perdeleri açınca gerçekten çok güzel bir parkın içinde konakladığımızı gündüz gözüyle de gördüm. Ama akşamdan yağmur yağmıştı ve hava kapalıydı. Benim için gezinin bu en önemli gününde daha sabahtan “Hava kapalı olsun ama yağmasın” dualarıma başladım. Çabucak giyinip kahvaltı öncesi fotoğraf çekmek için çevre turlarına başladım. Hemen otelin yanından akan Korona Nehri üzerinde tahtadan yapılmış iki adet köprü ve nehrin uzak bir köşesinde ise kuğuları gördüm. Yalnız ufak ufak yağmur da başladı ve “İşler kötü gidecek galiba” diye düşündüm. Makineyi yağmur damlalarından koruyarak fotoğraf çekmeye başladım. Yağmur hızlanınca da kahvaltıya  gittim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kahvaltı sonrası otobüse bindik ve Plitvice’ye doğru yola çıktık. Yol üzerinde 1991-1995 yılları arasındaki savaştan kalma ağır silahların ve tankların sergilendiği bir açık hava müzesini gezdik. Savaşın kötü yüzü, yağmur altında daha da kötü gözüküyor.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tito sonrası Yugoslavya parçalanınca orduda hakimiyeti elinde tutan Sırpların beraberce yaşadıkları diğer halkların toprakları üzerinde iştahı kabarmış ve acılara sebep olmuşlardı. Bu işte en fazla acı çeken Boşnaklar olsa da Hırvatlarında kötü anıları var. Sırplar Karlovac ve Plitvice bölgelerini bir süre işgal altında tutmuşlardı. Bu acıları yaşayan Hırvatların, sonradan Sırplarla gizliden de olsa işbirliği yapıp, Bosna Hersek üzerinde aynı emelleri göstermeleri ne kadar trajik!

SONY DSC

SONY DSCKarlovac-Plitvice arası 84 km tutuyor ve bir saat civarı bir yolculukla parka vardık. Yağmurun hiç dinmeye niyeti yok, bir de hızını arttırdı namussuz! Parka gruplarla gelmişseniz, sıra ile alıyorlar ve rehber alma zorunluluğu var. Sıramızı beklerken, yağmurda fotoğraf makinelerini ve video kamerayı ıslatmadan nasıl çekim yaparız onu düşünüyorum. “Önce can” deyip, park içindeki marketten yağmurluk yapılmış naylonları aldık. O gün, o markete en çok para kazandıran mal bu olmuştur eminim. Sonra fotoğraf makinesi için naylon bir torbadan kılıf uydurmaya çalıştım. Burada fotoğraf çekemezsem, ben kendimi bu geziyi yapmamış sayarım!

Hırvatistan Milli Parklar bakımından çok zengin bir ülke. Burada 8 adet Milli Park statüsü almış alan mevcut. Lika Platosu üzerindeki Plitvice Gölleri Milli Park,ı 1949 da Milli Park statüsünü ilk alan park. Bundan birkaç yıl sonra da Rijeka’nın kuzeyinde Risnjak Milli Parkı bu unvanı alıyor. 1985 yılında Sibenik’in kuzeyinde Krka Milli Parkı ve  Velebit Dağ sırası üzerinde Paklenika Milli Parkı ise diğer milli parklar.

Hırvatisan’ın Adriyatik üzeinde 4 adet Milli Parkı var; 1964 yılında Milli Park olan Mljet Milli Parkı, 1980’de Kornati Milli Parkı, 1983’de Brijuni Milli Parkı ve en son olarak da Kuzey Velebit Milli Parkı. 2008’de Hvar Adasındaki Stari Grad düzlüğü de UNESCO dünya mirası listesi bulunuyor.

SONY DSC

Bu parklar içinde en meşhur olanı Plitvice Gölleri Milli Parkı. 16 adet gölden ve el değmemiş ormanlık alanlardan oluşan Plitvice Gölleri Milli Parkı 295 km²’lik bir yer kaplıyor.

SONY DSCTraverten sözcüğü,  geniş traverten çökellerinin bulunduğu Tivoli´nin, Roma zamanındaki adı olan “Tivertino“dan gelmektedir. Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kaya türüdür. Plitvice Göller Milli Parkı da aslında zaman içinde oluşan travertenler nedeni ile çok sayıda şelalelerden oluşmuş. Burada süreç hala devam ediyor ve bazen suyun yön değiştirmesi ile yeni oluşumlar ortaya çıkıyor. Bu demektir ki her sene aslında bu alanda ufak tefek değişiklikler oluyor. Ulusal Parkın sınırlarında geniş ve bakir ormanlar başlıyor. Avrupa’nın en önemli el değmemiş Kayın ve Köknar ağaçları ormanı buradaymış. Bu milli parkta 75 tanesi endemik olmak üzere 1267 farklı tür bitki ve 55 orkide türü tespit edilmiş. 321 Tür kelebek ve 161 kuş türü ormanın zenginliği hakkında fikir verebilir.

Sonunda sıramız geldi ve parka girdik. Daha ilk durak da güzellik karşısında nutkumuz tutuldu. Şelalelerin görebileceğiniz en sonuncusu ayaklarımızın altında duruyor. Fotoğraf çekmeye başladık, ama yağmur, naylon filan dinlemiyor. Damlalar artık kafamıza kurşun gibi gelmeye başladı. bir şeyler çekiyoruz ama ne çektiğimizi göremiyoruz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

SONY DSCPlitvice Milli Parkını öyle bir güzel düzenlemişler ki önce kıyıdan yürüyüp, sonra da tahtadan yapılmış yol üzerinde, minik şelalelerin üstünde yürüyorsunuz. Sonra da Bir bota binip, göl üstünde yol alıyorsunuz. Bir süre sonra oteller (zaten park içinde bir adet otel var) bölgesinde traktörümsü bir aracın çektiği araçla yukarı göller bölgesine devam ediyorsunuz. İsterseniz burada bir tam gün geçirebilirsiniz ama bizim tur programı 3,5 saatlik programdı. Yağmurdan ıslanmadık hiçbir yerimiz (abartmıyorum!) kalmayıp, ellerimizde uyuşmaya başlayınca (benimkiler dahil !) grup olarak “Bitse de gitsek” demeye başladık. Tur liderimiz Ayşe Hanım “ben burada turu keselim diyorum” deyince kimse itiraz etmedi ve işin traktörle seyahat ve botla diğer gölde gezi kısmını yapamadık ve kalan şelaleleri göremedik. İskeleden yürüyüşe devamla kendimizi otele attık. Kimimiz otobüsün içinde, kimimiz otelde kıyafetleri değiştirdik. Ayakkabıların yedeğini götürmeyince o saatten sonra artık terlikle gezmeye başladım.  Yani Hırvatistan’da ikinci günde karizmam sıfır oldu. Bu arada grupta zayiatta büyük; 2 adet fotoğraf makinesi ve 2 adet video kamera devre dışı oldu (bir tanesi de benimkisi). On günlük tatilimin en önemli gününün rezil olduğuna mı yanayım, ıslanmadık yerimin kalmayıp, terlikle gezip millete madara olduğuma mı yanayım, bilmiyorum. Bu Hırvatistan’a sadece bir Milli Parklar turunu tekrar yapmam şart oldu galiba…

SONY DSC

Milli Park içinde yemek yedikten sonra otobüsle Zadar’a doğru yola çıktık. Bu gece burada da kalmayıp yakınlardaki Biograd denen yerde kalacağız. Buradaki otelin konumu ve otelin kendisi gayet iyi ama derdim video kameranın ıslanma şokunu atlatıp ertesi güne çalışır hale gelmesi. Saç kurutma makinesini epey bir çalıştırdım, inşallah kurutma sonrası tekrar çalışır. Bu arada dışarıda bir müzik festivali varmış ama gidecek halimiz yok ki..

Gezekalın..

Dr Ümit Kuru

İlk yayın tarihi : 27 Mayıs 2010, 21:24

Gözden geçirilmiş son yayın tarihi 31.10.2014 Saat 09:53

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yorum bırakın

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: