Moğolistan’daki son gezi günümüzün sabahın da, bize yerel kıyafetleri ile şarkı söyleme sözü veren sevgili Byambasuren Khuw Tsagaan sözünü tuttu ve bizim için bir gün doğumu şarkısı söyledi. O ortamda, o kıyafetleri içinde sözlerini anlayamasak da şarkısının içimizi ısıttığını söyleyebilirim. Kendisine bol bol teşekkür edip, hatıra fotoğrafları çekildikten sonra Ulan Batur’a doğru yola çıktık.
Bugünü Ulan Batur’da son ziyaretleri yaparak geçireceğiz ve akşam önemli bir gösteri merkezinde Moğol yerel dans ve şarkılarını dinledikten sonra turumuzu tamamlamış olacağız. Ertesi gün de öğle öncesi İstanbul uçağında olacağız.
Moğolistan’ın başkenti olan Ulan Batur (Ulaanbaatar veya Ulan Bator olarak da bulabilirsiniz) 2014 yılı sayımlarına göre 1,3 milyon nüfusa sahip olan bir kent. Tuul Nehri vadisi üzerinde kurulu olan bu şehir neredeyse tüm Moğolistan nüfusunun %45’ini barındırıyor. Ulan Batur’un kelime anlamı “Kızıl Kahraman”. Aslında şehire bu isim, 1924 yılında Moğolistan bağımsızlığını kazandığı zaman verilmiş. İlk Moğol meclis toplantısı yapılırken delegeler şehire Baatar Khot, “Kahraman Şehir” isminin verilmesini istemişler. Ancak ülkenin kurtulmasında büyük yardımları olan Rusların bastırması ile şehrin adı Ulaanbaatar Khot (“Kızıl Kahraman ” anlamında) olmuş.
1639 yılında kurulan Budist Manastırı, Ulan Batur’un da kuruluş tarihi olarak kabul ediliyor. Bugünkü konumunda yerleşik bir Ulan Batur ortaya çıkana kadar 1778 yılından beri tam 20 kez şehrin lokalizasyonu değişmiş. Bunda Moğol halkının göçebe karakterinin rolü var tabii ki.
Ulan Batur’da önce Zaisan Tepesine gidip buradaki anıtı ziyaret edeceğiz. Burası aynı zamanda Ulan Batur’un güzel bir panoramasını seyredebileceğiniz de bir yer.
Zaisan Tepesi, Ulan Batur’un Güneyinde bulunan konik bir tepe. Burada Sovyet ve Moğol halklarının kardeşliği ve 2. Dünya Savaşı sırasında ölen Sovyet askerlerini anma temalı bir anıt bulunuyor. Bu anıta ulaşmak için 300 merdiven tırmanmanız gerekiyor. Anıtın merkezinde 1971’de dikilen 24 metre yüksekliğinde ve bayrak tutan bir askeri gösteren masif taş sütun var. Çevresinde ise yerden 5 metre yüksekte daire şeklinde bir beton içine gömülü tuğlalara çizilen resimler yapılmış.
Tepeden Ulan Batur’un panoraması çok da etkileyici gelmedi bana. Hele de 3 günü Moğolistan steplerinde ve çadırlarında geçirince Ulan Batur biraz donuk ve soluk kaldı. Tepeden bakınca, aşağıda, son yıllarda yapılan 16 metre yüksekliğindeki Budha heykeli gözümüze çarpıyor. Naadam Festivalini stadyumdan izlerken karşı tepelerde gördüğüm taşlarla yazılmış olan yazıyı Zaisan Tepesinden daha güzel görebiliyorsunuz.
Ulan Batur’un en önemli ziyaret yerlerinden bir tanesi de Gandan Manastırı. 19.Yüzyılın başlarında yaklaşık 50000 kişinin yaşadığı Urga’da (Ulan Batur’un eski adı) 100’den fazla tapınak (Moğolcası Sum) ve manastır (Moğolcası (Khild) bulunuyormuş. 1937 yılında rejim ve Stalin etkisi ile yapılan Moğolistan’daki dini temizlik sonucunda ise ortadan kaldırılmayan tapınak sayısı bir elin parmakları kadarmış.
Ulan Batur’daki Gandantegchinlen Manastırı (kısaca Gandan Manastırı-kelime anlamı ise “Tam Huzurun Büyük Yeri“) bu zulümden kurtulmayı başarmış Moğolistan’daki az sayıdaki ibadet kompleksinden birisi. 1938 yılında yıkılmayan ancak kapatılan manastır, 1944 yılında Amerika Başkan Yardımcısı Henry Wallace’ın Moğolistan’ı ziyareti sırasında Ulan Batur’da işleyen bir manastır ziyareti yapma arzusu karşısında yeniden açılmış. Bu tarihten sonrada göstermelik olarak görev yapan rahip ve çalışanlarla Moğolistan’ı ziyaret eden yabancı devlet adamlarının gezdirildiği bir manastır olarak kalmış. 1990’li yıllar sonrasında Moğolistan’da dini etkinliklere getirilen yasakların kalkması sonucunda insanlar yeniden Budist inançlarının gereklerini yerine getirmeye başlamışlar.
Jebtsundamba Khutuktu,Tibet Budizminin Moğolistandaki dini önderlerine verilen bir ünvan. Bu dini liderler aynı zamanda Bogd Gegeen-üst düzey lama anlamında- unvanını da taşıyorlar. Gandan Manastırı 4. Jebtsundamba Khutuktu zamanında, 1809 yılında, yapılmaya başlanmış. Manastır içindeki ilk tapınak olan Gungaachoilin Datsan bugün yerinde yok. Bu tapınaktan geriye sadece ahşap bir sütun kalmış.
Gandantegchenlin Manastırı içindeki tapınaklardan biri olan Migjid Jarraisig Tapınağı, 5.Jebtsundamba Khutuktu’nun özel ikametgahı ile birlikte 1838’de inşa edilmeye başlanmış. Migjid Jarraisig Tapınağı içindeki Avalokiteśvara heykeli, 26.5 metre boyu ile dünyada bir bina içinde bulunan en uzun heykeldir. Aslında orjinal heykel 1911 yılında bakırdan yapılmış. Ruslar oirjinal heykeli 1937’de buradan alıp, kurşun yapmak için eritmişler. Moğol halkının bağışları ile 1996 yılında heykel yeniden yapılmış ve bugünkü yerine konmuş. Heykel bu sefer altın yaprakları ile kaplanmış.
Tapınağın güneydeki ana girişinden genişçe bir avluya giriliyor. Bu avluda sağlı sollu tapınaklar var. Avluda ziyarete gelen Budistler geniş ağızlı büyük bir çanaktan çıkan tütsüyü kokluyorlar ve ya da asılı olan çanlara dokunuyorlar. Avlunun ortasında bulunan iki katlı Dedanpovran Tapınağında 1904 yılında İngiliz işgalinden kaçarak Moğolistan’a sığınan 13. Dalai Lama yaşamış.
Gandan Manastırı gezisi sonrasında şehrin merkezine Sukhbaatar Meydanı’na gittik. Sukhbaatar Moğolistan’ı Çin ve Beyaz Rus ordusundan kurtaran bir kahramanın ismi. Meydanın tam ortasında onun at üstünde heykeli var. Alanı çevreleyecek şekilde Moğolistan Parlamentosu, Borsa, Ulusal Tiyatro, Kültür Sarayı gibi binalar var.
Son yıllarda Parlamento Binasının önüne Çengiz Han heykeli ve iki uç tarafına da oğullarının heykelleri konmuş.
Bu aktivite sonrasında yemek için BD Mongolian Barbeque adlı bir restorana gittik. Sevgili Aykut’a Moğolistan’da gezdiğimiz süre boyunca adam akıllı bir et yemeği yiyemediğimizden şikayet ettik durduk. O da bize Ulan Batur’daki bu restoranın ismin vererek sabretmemizi söylemişti. Gerçekten burada yapılan et yemeği hazırlanışı tam bir şov ve et yemekleri de harikaydılar. Ortada bulunan sebze, etlerden ve soslardan seçtiklerinizi bir kaba koyup pişirmesi için görevliye veriyorsunuz. O da sizin için kızartıyor. Ulan Batur’da kaçırılmaması gereken bir aktivite de bu restoranın ziyareti olsa gerek. Yemek kısmını kaçırmayın derim.
Yemek sonrasında Ulusal Tarih Müzesini gezmeye gittik. Burası çok güzel bir müzeydi. Çok sayıda eseri kronoljik bir sırada sergilemişler. Moğolistan tarihini en baştan günümüze kadar çeşitli bölümlerde görebiliyorsunuz. Müzenin en önemli bölümü ise Cengiz Han’a ait olan bölüm. Tarihin en kanlı yöneticilerinden kabul edilen Cengiz Han, Moğollar için çok önemli. Bir zamanlar dağınık halde bulunan Moğol kabilelerini birleştiren ve Viyana kapılarına kadar dayanan bir imparatorluğa dönüştüren Cengiz Han, Moğolistan’ın babası olarak kabul ediliyor. Müzelerin tamamında fotoğraf çekmek için ayrıca para veriyorsunuz. Bu müzeye ayıracak Tugrik (Moğol para birimi. 1 USD=1980 Tugrik) kalmayınca fotoğraf çekmek de nasip olmadı.
Akşam saat altı civarlarında Moğol dans ve şarkılarını izlemek ve dinlemek üzere Tumen Ekh adlı bir gösteri merkezine gittik. Burada yaklaşık bir saatlik bir gösteri izledik. Bu gösteri Moğolistan gezimiz için müthiş bir final oldu diyebilirim. Özellikle Moğollara özgü denebilecek gırtlaktan şarkı söyleyen sanatçıların performansı çok etkileyiciydi.
Bu gösteri sonrasında veda yemeği diyebileceğimiz bir akşam yemeği yedik. Modern Nomads adlı restorantlar zincirlerinden bir tanesiydi. Yemeklerini beğendik. Bir de çay seremonisi var ki sizlerle paylaşmam lazım. Suutei tsai denen çay içinde su, süt, yeşil veya siyah çay ve tuz bulunuyor. Bazen içine yağ veya tereyağ da konabiliyor. Denedik tabii ki.
Evet Sevgili Sanal Gezgin Dostlarım..
Bu yazı ile Sibirya-Moğolistan konulu gezi yazımı bitirmiş oldum. Sağlık, zaman ve para üçlüsünü yan yana getirebildikçe gezmelere ve paylaşmalara devam…
Gezekalın..
Dr Ümit Kuru
08.08.2015 Saat 11:00
hasan üner
/ Ekim 11, 2015ELAM HOCAM 24 KASIMDA EKVATORA GİDECEĞİM. YÜKSEKLİK İLE İLGİLİ DİAZOMİD ADLI İLAÇ HAKKINDA FAZLA BİLGİ EDİNEMEDİM. FÜTFEN BİLGİLENDİRİRMİSİNİZ. SAYGILAR.
http://www.gezginpinahasan.com
pinahasan.blogcu.com
gezekalın
/ Ekim 12, 2015selam Hasan bey, Ekvator da biz diazomid kullanmaya gerek görmedik ve kullanmadık ama Peru da kullanmıştık. Yüksek irtifaya seyahat etmeden 1 gün önce başlamak üzere sabah akşam 125 mg (yarım tablet) almakla başlayıp 3 gün kullanılıyor. Bu konuda http://www.yuruyoruz.com/aid=182.phtml adresi size yardımcı olabilir. Gezekalın..