Brezilya-Iguazu soslu Arjantin-Şili-Patagonya gezisi-Fitz Roy Dağı eteklerine yürüyüş

Fitz Roy Dağı etekleri-Laguna Los TresSabah kahvaltıda bile arkadaşlarımdan bazıları soruyordu: “Ümit, biz sahiden 22 km yürüyecek miyiz?”. Bu soruya doğrusu ben de ne yanıt vereceğimi bilemiyordum ama arkadaşları gaza getirmeyi de ihmal etmiyordum; “Ne demek 22 km? Bize ne yapar! Tabii ki yürüyeceğiz.. Sana güveniyorum”. İçimden de söyleniyorum ;”İyi de beni kim gaza getirecek? Dağda kurda kuşa yem olmasak bari!”

Pablo adlı bir rehber de grubu yürütmek için otele gelince, anladık bu iş ciddi! Kahvaltı sonrası ekip otelden ayrılıp Milli Parkın girişine doğru yürümeye başladı. Milli Parka giriş ücretsiz. Hemen giriş kapısının yanında bulunan tabelanın altında kısa bir bilgilendirme konuşması yapıldı.

Los Glaciares Milli Parkı (Buzullar Milli Parkı), Patagonya’nın Arjantin kısmında bulunan, Santa Cruz Eyaleti’ndeki milli park ve yaklaşık 6000 km²’lik bir alanı kaplıyormuş. 1981 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Los Glaciares National Park ismini, Antartika’dan sonra en büyük tatlı su rezervi olarak görülen ve yaklaşık olarak 47 büyük buzulun (bunlardan 13 tanesi Atlantic Patagonia Ice Cap’e akar) doğduğu Patagonic Continental Ice (Patagonik Buzul Kampı) dan alıyor. Bu buzul kütlesi yaklaşık 350 km olup, 16.500 km2’lik bir alanı kapsıyor.

Milli park da, Patagonya Buzul Kampından başlıca üç büyük buzul (Perito Moreno Buzulu, Uppsala Buzulu, Viedma Buzulu) ve birkaç daha küçük buzul bulunuyor. Bunlar, ancak kısmen milli park içinde olan iki göl, Lago Argentino ve Lago Viedma‘ya açılıyorlar. Bu buzullardan Viedma Buzulunun üstünde yarın bir yürüyüş ayarladık (Şeytan azapta gerek !). Perito Moreno Buzuluna ise bir sonraki gün gideceğiz.

Parkın kuzey kısmında dağcılar ve trekking turistleri için ilginç olan granit dağlar Cerro Fitz Roy (3.406 metre) ve Cerro Torre bulunuyor. 1826 yılından 1836 yılına kadar HMS Beagle gemisi (1828 yılında bu geminin kaptanı olmuş) ile iki dünya turuna katılıp, buraları keşfe çıkan İngiliz deniz subayı ve meteorolog Robert Fitz Roy’un ismini taşıyan dağın eteklerine doğru 22 km sürecek olan bir yürüyüş yapacağız.

İlgilisine bir de not; Fitz Roy’un 1831 yılından 1836 yılına kadar süren ikinci seyahatine Charles Darwin de katılmış. Bu seyahatte Darwin, Fitz Roy’un reddettiği evrim teorisini geliştirmesine sebep olan bilgiler toplamış.

Yürüyüş parkurunun başlangıcı yokuş ile başlıyor. Daha 50 adım atılmamıştı ki “sol da ağaçkakan” uyarısı verildi. “Durup dinlenmek için iyi bir bahane” diyerek, ağaçkakan fotoğraflamaya giriştik. Ama bizim yeni rehber Pablo numarayı yemedi ve “çok yolumuz var diyerek” tekrar yürüyüşü başlattı.

Yokuş yukarı yürüyüşe başlamak fena oldu, moral iyice bozuldu. Ben dahil kilometreler iyice gözümüzde büyüdü. İşte yürüyüşün 45. dakikasına doğru o ilk 10 dakikalık fotoğraf molası geldi. Rio de Las Vueltas Nehrinin uzandığı ve bu nehrin ismini alan vadiyi ayaklarımızın altında gördüğümüz bir tepede mola verip, ilk fotoğraflarımızı çektik. Daha sonra ise yürüyüşe devam ettik.

Yürüyüş yolumuz üzerindeki ağaçlık alanda bir çeşit kayın cinsi ağaç var  (Southern Beech Nothofagus antarctica) ve bolca da ondan görüyoruz. Burada ağaç kesme gibi bir adetleri yok sanıyorum. Ağaçlar kendi kaderlerine terk edilmiş. Yıkılanları bile toplamıyorlar sanki. “Topraktan gelen, toprağa gider” mantığı var.

Bir sonraki durağımız Laguna del Capri gölü. Burada göl kenarında çadır kuranlar için alanlar var. Aslında bu tur sıkı yürüyüşçüler için 5 saatlik bir tur ve bizim içinde 8 saatlik bir tur zamanı öngörülmüş. Ancak biz buraya bile neredeyse 3 saati bulan bir zaman diliminde gelince, grubu ikiye böldüler; hızlı yürüyüp de  Cerro Fitz Roy (Fitz Roy Dağı) eteklerine kadar çıkacak grup ve daha yavaş yürüyüp de Rio Blanco kıyısındaki kampta (Campamento Poincenot) duraklayacak ve geri dönecek olan grup. Rehberlerimiz Mutlu,  Pablo ve ben dahil 4 kişi adımları hızlandırıp hedefe doğru yola çıktık. Diğer rehberimiz Cem ise kalan büyük grubun başında daha sonra yola çıkacak.

Epey bir yürüyüş ve sağımdaki solumdaki manzaraya da kayıtsız kalmadan fotoğraf çekerek Campamento Poincenot’e vardık. Ama artık biz de iyice yorulduk. Burada “yemek zamanıdır” diyerek öğle yemeklerimizi de yedik. Güç toplayarak yola tekrar düştük.

Ağaçlık alandan çıkar çıkmaz Fitz Roy Dağı ve hemen önümüzdeki Rio Blanco tüm güzelliklerini bize sunmaya başladılar. O zamana kadar kimi zaman yağan “ahmak ıslatan” tarzdaki yağmur da kesildi ve güneşi gördük. Yalnız Fitz Roy Dağı başından beri olduğu gibi hala bulutların içinde. Rio Blanco üstüne yapılmış olan tahta köprüyü geçtikten sonra Fitz Roy Dağının eteklerine tırmanmak için başlayacağımız yola geldik. Burada rakım 800 mt ve tırmanacağımız tepenin rakımı ise 1200 metre. Yani sıkı bir tırmanış bizi bekliyor. Mesafe uzun değil ama birden yükselme bizi tüketti. Bu aşamadan sonra zirveye varmak için bir saatlik bir yolumuz var ama gel gelelim her 20 dakikada bir mola vermeye başladık. Bu molaların bir kısmını ben, bir kısmını da arkadaşlarım istiyor. Ama mola bahanemiz hiç değişmiyor “ Aman! Buradan manzara güzel, 10 dakika fotoğraf molası verelim”. Gerçi yalan da değildi. Aşağıda müthiş bir manzara var; Bir taraftan buzullar, bir taraftan Capri gölü ve aşağıda uzanan vadi çok güzel manzaralar veriyorlar. Son bir gayret daha gösterip tepeye ulaştık ve karşımıza dünyanın en güzel manzaralarından bir tanesi çıktı; Bir taraftan Fitz Roy Dağının granit yüzü (bir kısmı bulutlarla kaplı) ve diğer yanda ise Cerro Torre Dağı karlar içinde, ikisi arasında buzullar ve hemen Fitz Roy Dağının önünde türkuaz renkte bir göl olan Laguna Los Tres.. Önce manzaranın güzelliğinden hiçbirimiz konuşamadık ama sonra burayı görmek için verdiğimiz tüm çabaya değdiğini düşündük ve yorgunluk filan da o saatten sonra kalmadı. Rehberimiz Pablo çantasında bir şişe şampanyayı çıkartarak, bu olayı daha da unutulmaz hale getirdi. Yaklaşık 1 saat kadar burada kalıp aşağıya doğru inişe geçtik. “İniş, çıkıştan daha zordur” derler, gerçekten de doğru.Cerro Fitz Roy/Laguna Los Tres ve Laguna Sucia

Önce birinci kampa uğrayıp biraz dinlendik sonra da El Chalten’e doğru yola devam ettik. Diğer grubu görme şansımız olmadı. İçimden “inşallah sıkılmamışlardır” diyorum.

Milli Parkın girişine geldiğimiz de saat 17:00’yi geçmişti. Dönüş yolunda daha yeni giden insanlar gördüm ama onların teşkilatları tam ve gecelemeyi kamplardan birisinde yapıp, gün doğumu için Fitz Roy’a ulaşmaya çalışacaklar. İnternet’te kızıl renkte ve rüzgarsız bir havada Fitz Roy’un aksinin göle vurduğu fotoğraflar göreceksiniz. Bu fotoğrafı çekmeyi çok arzu ederdim. Ama olsun, bana bu kadar Fitz Roy manzarası da yetti.

Ancak otel de bizim diğer ekiple buluştuk. Onlar da çok yorulmuşlar ama muhtemelen bana kibarlıktan, hiç renk vermediler. Ama burası Patagonya.. Bunu da yapmadan tadı çıkmazdı ki! Keşke hepiniz o tepe de olabilseydiniz…

Akşam yemeği sonrası odalarımıza çekildiğimizde bir süre yorgunluktan uyuyamadık..

Yarın Viedma Buzulu üzerinde yürüyüş var… Ne ilginç bir deneyim olacak..

Gezekalın

24.04.2013 Saat 00:57

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Brezilya-Iguazu soslu Arjantin-Şili-Patagonya gezisi-El Calafate

Adsız-002 Iguazu’yu terk edip gezinin Patagonya bölümüne başlıyoruz artık.

Sabah saat 09:35’de  Iguazu’dan,  Buenos Aires’e ve saat 14:20’de de Buenos Aires’den El Calafate’ye Arjantin Havayollarına ait uçaklarla seyahat ettik.  Son uçuş 3.5 saat sürüyor ve iki şehir arası yaklaşık 2000 km kadar. El Calafate, Arjantin’in güneybatısında bir şehir ve burasının önemi hem Fitz Roy Dağına çıkacaklar ve hem de Perito Moreno Buzulunu ziyaret edecekler için konaklama yeri olması. Ancak biz gece konaklamayı El Calafate’den 22o km kadar uzakta bulunan El Chalten kasabasında yapacağız.   Bu da minibüsle yaklaşık 3 saat sürüyor yani sizin anlayacağınız bugünümüz yollarda geçecek… Ne de olsa dünyanın Güney ucuna doğru gidiyoruz

Patagonya, Şili ve Arjantin’in güneyindeki bir bölge olup Arjantin’deki Rio Colorado ile Şili’deki Bio Bio Nehirlerinin güneyi ile Magellan Boğazının kuzeyi arasında kalan bölgeyi kapsıyor. Magellan Boğazının güneyindeki Ateş Toprakları da Patagonya’ya dahil edilebiliyor. Biz de zaten bu son noktaya kadar Patagonya kabul edip, burayı da gezdik.

Bir rivayete göre Ferdinand Magellan, ismini verdiği Magellan Boğazından geçerken bu topraklarda gördüğü guanako postlarına bürünmüş, yüzleri boyalı ve ayaklarına büyük çarıklar giymiş  yerlileri, bir İspanyol öyküsündeki Patagon adlı bir canavara benzeterek bölgeye Patagonya adını vermiştir.

Düz alanlarında, Pampas denilen bu yöreye özgü otluk stepler ve geçit vermez karlı dağlar bölgeye doğanın vahşi güzelliğini veriyorlar. Arjantin tarafı, And Dağları‘nın engel teşkil etmesinden dolayı Şili tarafından daha kurak bir iklime sahip. Kutuplardan sonraki yeryüzünün en büyük buzul alanları Şili kısmında bulunuyormuş. Ateş Toprakları’nda (Tierra del Fuego) yarı Antarktika iklimi hüküm sürüyor.  Patagonya gezimiz de Perito Moreno Buzulu ve Torres del Paine Milli Parklarını gezeceğiz. Sadece bu yerleri görmekle kalmayıp aynı zaman da bu yerlerde yürüyüşler de yapacağız. Bir de tipik bir çiftlikte (Estancia) kovboylar (Gaucho) eşliğinde atlara binip, gece kuzu çevirteceğiz…

El Chalten’e giderken yolda arabamız aniden fren yaptı. Önce ne olduğunu anlamadık ama sevgili Cem arabanın önüne bir armadillo atladığını ve ezmemek üzere aniden fren yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Yola bakınca gerçekten de yolda aracın önünde giden bir armadilloyu gördük. Bu yolda gördüğümüz bir diğer yeni hayvanda guanako oldu. Cem ileri ki günlerde lama benzeri bu hayvanları çok sık olarak göreceğimizi söyledi.

IMG_7469110 Kilometre sonra La Leona adlı bir yerde durakladık ve kahve içtik. La Leona, 1894’de Danimarka’lı bir göçmen aile tarafından kurulmuş. Söylenceye göre 1905’de ünlü banka soyguncuları  Butch Cassidy ve Sundance Kid ve karısı Rio Gallegos’da banka soyduktan bu evde konaklamışlar. Burada duvarların bir kısmı onların aranma ilanı ile dolu.

Daha sonra El Chalten kasabasına vardık. Buraya geldiğimizde artık hava iyice kararmıştı. Hemen otelimizi bulduk. Kalenshen Hotel diye bir yerde kalıyoruz. Küçük butik otellerden bir tanesi.  Akşam yemeğini ise Ritual del Fuego adlı bir restoranda yedik. Dışarıdan bakınca bir şeye benzemiyordu ama yemekler, özellikle etler, müthişti. Gezi boyu yediğimiz en güzel empanadaları (içi et, tavuk veya sebze doldurularak yapılan ve yenen bir börek) burada yedik. Geceyi renklendiren ve günün yorgunluğunu alan ise ellerinde çalgıları ile restorana girip bize müzik ziyafeti çeken iki genç oldu.

Gün uzun bir yol oldu ama olması da gerekiyordu. Cefası olmadan, sefası olmuyor tabii ki…

Yemekte rehber arkadaşlar 22 km’lik, 8 saatlik bir yürüyüşten bahsetti. Los Glacciers Milli Parkında, Fitz Roy Dağına doğru “dur, kalk ve bol fotoğraf modunda”  bir gezi olacaktı ama 22 km’si biraz sürpriz oldu. “Patagonya ufak yürüyüşler yapılmadan gezilemez” diyerek bu türden gezileri ben talep etmiştim ama 22 km’yi “abartmışız biraz” dedim içimden. Bu haberden sonra, grubun yarın ki performansını pek bir merak etmeye başladım doğrusu.. Yani eyvah! Ben ne yaptım?

Yarın Patagonya topraklarında trekking; Fitz Roy a doğru tırmanış var…

Gezekalın

Dr Ümit Kuru

23.04.2013 (Dünyanın en büyük dehalarından birisi olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere armağan ettiği egemenlik ve çocuklarımıza armağan ettiği çocuk bayramı hepimize kutlu olsun.. Hep özlüyoruz ama en çok da bugünler de…)