Sakura Zamanı Japonya:Tokyo-2

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Aslında programımızda bugün Fuji Dağı gezisi vardı. Gezimizi organize eden arkadaşlar, Tokyo’daki son günümüz programında yer alan meşhur Tsukiji Balık Marketi gezimizi riske etmemek ve sabahın erken saatlerinde yapılan tuna balığı mezadına bir gün girmeyi başaramazsak, ertesi gün yeniden deneme şansımız olsun diye programda değişiklik yaptılar. Tokyo Tsukiji Balık Marketi ve tuna balığı mezadı gezimizle, Fuji Dağı gezimizin günlerini değiştirdiler. Hatta bu da yetmedi. Kitapların tavsiye ettiği sabaha karşı 04:00’de kuyruğa girme saatini de saat 02:00’ye aldılar. İyi ki öyle yapmışlar! Yoksa tavsiye edilen saatte gitsek, markete girme şansımız olmayacaktı. Geç gelen herkesi kapıdan döndürdüler.

IMG_2955.JPG

Tsukiji Balık Marketini çok büyük bir balık, sebze ve meyve hali olarak düşünmelisiniz. Tokyo’da bulunan ve et, balık, çiçek gibi 10’nun üstünde meşhur marketin en büyük ve en iyi bilineni Tsukiji Balık Marketi. Burası aslında dünyanın da en büyük balık marketi. Bu markette günde 2000 tonun üstünde deniz ürünü satışı yapılmakta. Bu market küçük geldiğinden balık marketi Kasım 2016’da Tokyo’nun Toyosu adlı bölümüne taşınacakmış. Yani sizin anlayacağınız Kasım ayına kadar Tokyo’ya gitmezseniz burayı ziyaret edemeyeceksiniz.

20091006-Tsukiji site  story graph2.gifNehir yanı balık marketinin -Uogashi-, yani Tsukiji Balık Marketinin tarihi çok eskilere dayanıyor. Edo döneminin başlangıç yıllarına, 16. yüzyıla kadar gittiği söyleniyor. Tokugawa Ieyasu, Tsukudajima, Osaka gibi kentlerden yeni kurduğu ve o zamanın Edo’su, günümüzün Tokyo’suna balıkçıları davet etmiş. Amacı Edo Kalesinin balık ihtiyacını onlardan temin etmekmiş. Balıkçılar kalenin balık ihtiyacını karşılarken, kalan balıkları ise Nihonbashi Köprüsü kenarında halka satmaya başlamış. Zamanla talep de artınca pazar büyümüş. Civar limanlardan getirilen balık, Şogun tarafından atanmış bir yönetici nezaretinde, toptan şekilde yerel tüccarlara satılıyormuş ve onlarda balığı halka satıyorlarmış. Bu satış o zamanda, günümüzde olduğu gibi açık arttırma usulü ile olurmuş. Fiyatlar satıcı ve alıcı arasında pazarlıklarla ortaya çıkarmış. Aynı şekilde sebze satışı da toptan olurmuş. İşte buranın, Tsukiji Balık Marketinin çıkış noktası olduğu düşünülüyor.

1923 yılındaki büyük Tokyo depreminde burası ve 20’ye yakın büyük market yıkılınca yeniden tüm marketleri içine alacak bugünkü market inşa edilmiş. Buranın hikayesi de bu.

Sabah 02:00 bizim için kiralanan taksilerle Tsukiji Balık Marketine doğru yola çıktık. Taksilerle Ginza yakınlarındaki markete ulaştık. Gecenin 02:20’sinde orada olmasına rağmen ilk gelenler bizler değildik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Mezada günde ancak 120 kişi alıyorlar. Yaklaşık 30 dakika sonra bizleri içeri aldılar. İçeri aldıkları yer Tsukiji Balık Marketin bilgilendirme merkezi. İçeri giren bizlere sarı bir yelek verdiler. Üzerimizdeki bu yelekler bizim ziyaretçi olduğumuzun bir göstergesi oluyor. İlk 60 kişiye sarı, sonraki ikinci 60 kişiye ise yeşil yelek verdiler. İlk grubu saat 05:25’de içeri alacaklarmış. Biz ilk 60 kişi arasına girebildik. Bizim grubun saat 05:50’de market ziyaretini bitirmesi gerekiyor. Sonraki grup ise saat 05:50’de girip saat 06:15’de çıkacaklar. Tüm bu bekleme toplamda 25 dakika seyredebileceğimiz tuna balığı mezadı için.

IMG_2966

O dar oda içinde 120’den biraz fazla kişi saatlerce bekledik. Oturacak yer filan yok. Yerlere sıkış tepiş oturuyorsunuz. Aslında tüm bu Japon eziyeti Tsukiji Balık Marketinde iş yapanların turistleri istememesinden kaynaklanıyor. Haklı tarafları da var aslında. Adamlar, alıcısı-satıcısı sabah körü, en iyi Tuna Balığını en ucuza kapmanın peşindeler, biz turistlerin ayak altında dolaşmasını istemiyorlar. Bunu da bu şekilde küçük bir eziyetle belli ediyorlar. Merkezin hemen yanında kahve makinesi olduğunu epey zaman sonra fark ettik. Bizim için kurtarıcı oldu. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sonunda beklenen saat geldi ve 05:15 gibi ilk grupta yer alan biz sarı yelekli 60 kişi bir görevli tarafından odadan alınıp tuna mezat salonuna doğu yola düştük. Balık marketinde o saate olan hareketlilik inanılır gibi değildi. Deniz ürünü ve balık taşıyan araçlar, garip görünümde forklift süren insanlar ve taşıyıcılar arasından geçip mezat salonuna ulaştık. Burada kendi başımıza dolaşmamız gerçekten büyük beceri isterdi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Salona girince iki taraflı yerlere dizilmiş onlarca, belki de birkaç yüz dondurulmuş ton balığı gördük. Sol yanımız iri ton balıklarını sağ tarafımız ise daha küçük olanlarını barındırıyordu. Bu kadar balık her gün nasıl tutulur ve nasıl tükenmeden kalır? anlamakta zorlanıyorum.

IMG_3062

Balık mezadına katılacak olan alıcılar balıkları neredeyse tek tek inceliyorlar. Balığın içi temizlenmiş, kuyruk kısmında bir bölüm kesilmiş durumda yerde yatıyor ve alıcıların bir kısmı bu kesik kuyruk kısmına fener tutup bakarak ve hatta bir küçük parçayı ağızlarına alıp tadarak yağlanma durumunu değerlendiriyorlardı. Balık ne kadar iri ve yağlı ise o kadar kıymetli oluyor ve alıcılar da mezatta o kadar  birbirleri ile kapışıyorlardı. Çok değerli bir tuna balığı mezatta ise ve alıcılar büyük restoranlarsa son fiyat çok abartılı rakamları bulabiliyormuş. Bugüne kadar bir tuna balığı verilen en yüksek fiyat 3 milyon Japon Yeni olmuş. Bir süre balıkları ve alıcılarını fotoğrafladık. 

IMG_3135.JPG

20 dakika kadar sonra beklenen an geldi. Bir tabure üstüne çıkan bir adam sırası ile balıkları anons ederek alıcılarından fiyat gelmesini bekledi. Önce küçük ton balıklarının mezadı yapıldığından alıcıların sayısı azdı. Anladığım kadarı ile esas kapışma sol taraftaki büyük ton balıkları için olacak. Bu arada gestapo kılıklı görevli gelip, bizim grubun zamanının dolduğunu ve alanı boşaltmamız gerektiğini söyledi. Aklım büyük ton balıkları mezadında kalarak alanı terk ettik. İlk grupta olunca balıkları alıcıların inceleme ritüeline şahit oluyorsunuz. İkinci grupta olunca da büyük ton balıklarının mezadını izleme şansınız oluyor. Aslında yüzyıllardır temelde aynı şekilde yürüyen mezadın iki bölümünü de izlemek gerekiyor. Ama Japonların kuralı kural. İstisna yok. Bu ilginç deneyimin, izleyebildiğim kadarını bile izlediğime memnunum. Aşağıdaki linkte Tsukiji Balık Marketi gezimizin video çekimlerini de yayınladım. Belki bir göz atmak isteyebilirsiniz…

Japonya’da ilk metroya binişimiz Tsukiji Balık Marketinden otele dönerken gerçekleşti. Sabahın erken saatlerinde metroya yetişmeye çalışan Japonların karşıdan üzerinize doğru hep birden  koşuşturmaları hem gülünç ve hem de ürkütücü geliyor bana. Sonradan alıştık tabii.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Otelde kısa bir dinlenme ve kahvaltı sonrası Tokyo’nun kalan kısmını gezmek için yollara düştük. Bundan sonraki hedefimiz Asakusa semti olacak.

IMG_3278.JPG

Shibuya Metro İstasyonundan Ginza hattı metrosunu kullanarak Asakusa’ya vardık. Önce Sumida Nehri boyunca sakura ağaçları içindeki parkta yürüyüş yaptık. Karşı kıyıda 634 mt yüksekliğinde Skytree Kulesi gözüküyor. Hava yine kapalı ve zaman zaman yine ahmak ıslatan tarzda yağmur var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Asakusa bölgesi Tokyo’nun eskiden beri var olan eğlence yeriymiş. Edo döneminde Kuramae Bölgesi, Feodal Hükumetin çalışanlara bir ödeme aracı olarak kullandıkları pirincin saklandığı depoların bulunduğu bölgenin adıymış. Bu depoların sahipleri (fudasashi) başlangıçta ufak ücretler karşılığı pirinçleri saklarken, zamanla olayı pirinç ticaretine dönüştürmüşler. Bu da bu depo sahiplerine hatırı sayılır zenginlikler getirmiş. Kazanılan para bol olunca harcanacak yer de gerekiyor. İşte Kuramae Bölgesi yakınındaki Asakusa bölgesinde Kabuki tiyatro ve geyşa evlerinin açılmasının öyküsü buymuş.

IMG_3371.JPG

Bu bölgede hala eskiye ait izler var. Asakusa’nın en çok ziyaret edilen yeri 7. yüzyılda inşa edilen Sensoji Tapınağı. Bu tapınak şehrin koruyucu Tanrılarının tapınağı. Tokyo’nun simgesi de bu tapınak. Bu tapınağın büyük, sağlı solu tanrı heykelleri ile süslü Kaminarimon (Fırtına) Kapısı insanı etkiliyor.Hemen ana tapınağın önündeki daha küçük kapı ise Hozomon Kapısı. Arkada 5 katlı pagoda göze çarpıyor. Tapınak ve çevresi çok kalabalık.  

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu tapınaktan çıkıp Nakamise adlı ve sıra sıra hediyelik eşya ve gıda satan dükkanların bulunduğu bir sokağa girdik. Bizim Mahmutpaşa gibi hareketli ve ne ararsan var türünden bir sokak burası.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Dükkanların hemen arka sokağında Fujita Cafe adlı şirin bir kafe bulduk ve çayımızı içtik. Bu kafenin hemen yanında bir tür tatlı ekmek satan küçük bir dükkan var. Kuyrukta buradan ekmek almayı bekleyen Japonları görünce ” vardır Japon’un bir bildiği” diyerek biz de kuyruğa girdik ve ekmek aldık. Melon Pan denen bu tatlı ekmeği çok beğendik. Bu ekmeğin içine dondurma konduğunu da gördük. Hem sadesi ve hem de dondurmalı hali çok güzel.

melonpan1.jpg

Asakusa gezisi sonrasında öğle yemeği için Tsukiji no Sushiko adlı suşi zincir restoranlarının ana merkezine gittik. Burası sabah ziyaret ettiğimiz Tsukiji Balık Marketin yakınlarında bir restoran. Bu bölge restoranları suşi yemekleri ile ünlü. Burada Tokyo’da bulunduğumuzdan beri ilk suşi yemeğimizi yedik. Bana sorarsanız, sonradan anlatacağım ve Osaka’da bir suşi bardaki suşi yemekleri daha güzeldi. Ancak sabah mezadını izlediğimiz balıkların yakınında bir yerde suşi yemek de Tokyo’da yapmanız gereken aktivitelerden bence.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Geç yediğimiz öğle yemeği sonrası Tokyo cadde ve sokaklarını arşınladık. Tokyo hands, Loft gibi büyük mağazaları gezdik. En son olarak da Shibuya İstasyonu karşısındaki Starbucks Kafede oturup hem kahvemizi içtik ve hem de metrodan iş dönüşü metrodan çıkan kalabalığı yukarıdan izledik. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Benim sevgili Sanal Gezgin arkadaşlarım, bir gezi günü anlatımı daha bitti. Yazması benden, vaktiniz oldukça okuması sizden. Ne de olsa gezginlere masal bunlar…

Bu arada sevgili Atatürk’ümün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun. Ülkem üstündeki karabasanların dağılacağı, aydınlık yarınlar gelsin artık..

Gezekalın…

Dr Ümit Kuru

23.04.2016 Saat 01:50