Baharı İtalya’da Tarihin İzlerinde Yaşamak-Napoli

IMG_0874

İtalya gezginleri olarak sabahın erken bir saatinde havaalanında buluştuk. Uçak zamanında körükten ayrılsa da havalanmak için 40 dakika geçmesi gerekti. İstanbul-Napoli arası THY ile doğrudan uçuluyor. Kuş uçuşu 1220 km ve uçuş süresi ise 2 saat 10 dakika kadar tutuyor.

Napoli havalimanından çıkışımız sonrasında bizi çıkışta bekleyen rehberimiz sevgili Anıl Ergün’le buluştuk. Otobüsümüzle Napoli şehir turuna başladık.

İtalya’nın Roma ve Milano’dan sonra bir milyon civarı nüfusu ile 3. büyük kenti olan Napoli, Campania Eyaleti başkenti. 2800 Yıllık geçmişi ile sadece İtalya’nın değil ama Avrupa’nın da en eski şehirlerinden bir tanesi. 1285–1816 tarihleri arasında özerk bir devlet olan Napoli Krallığı’nın başkentliğini de yapmış. 720 hektarlık Napoli eski tarihsel şehir merkezi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunmakta. Sizin anlayacağınız geziye çok önemli kentten başlıyoruz.

IMG_0774

IMG_0780Napoli’ye girmeden hemen önce şehrin panoramik görüntüsünü alacağımız bir tepede durduk. Durduğumuz yerden Vezüv Dağını, Ischia ve Procida Adalarını görecek şekilde tüm Napoli Körfezi ve şehrini görmemiz gerekirdi. Ancak havanın puslu olması özellikle Pompei Şehri katili Vezüv Yanardağını görmemizi engelledi. Yine de tüm körfez ve şehrin bir kısmı iyi görüntü verdi ve “Ben güzel bir şehrim” dedi bize.  IMG_0783

Daha sonra şehrin ana meydanlarından olan Piazza del Plebiscito‘ya gittik. Buradaki meydanda hemen arkamızda tadilat gören Kraliyet Sarayı ve karşımızda ise  San Francesco di Paola Kilisesi var

IMG_0796-001

Plebiscito “referandum” anlamına geliyor. Plebiscito Meydanı, 1863 yılında Napoli Krallığının Birleşik İtalya’ya katılma kararının burada alınmasına izafen verilmiş bir isim. 19. Yüzyılın başlarında Bourbon Hanedanlığı tarafından yönetilen ülkeyi Napolyon ele geçirmiş. Napolyan’da yönetimi akrabası olan Joachim Murat’a teslim etmiş. O da Napolyon’a hediye olarak bugünkü San Francesco di Paola Kilisesi’ni sarayın devamı olan bir kompleks olarak inşa ettirmiş. Ancak Napolyon daha bu sarayı göremeden yönetim tekrar Bourbon’lara geçmiş. Onlarda yeni yapılan saray kısmını kiliseye çevirip bir dönem bu civarda yaşamış olan Aziz Francesco’ya adamışlar (San Francesco di Paola Kilisesi). Bu kilise Roma’daki Pantheon’a benziyor.

IMG_0801

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yüzünüzü San Francesco di Paola Kilisesine verdiğinizde sağınızda kalan bina Palazzo della Prefettura. Bir dönem Kraliyet Sarayı bahçesinde misafirleri ağırlamak için Kral 1. Ferdinand tarafından yapılan bu küçük sarayın alana girerken ki ilk katı Caffe Gambrinus adlı bir kafeye dönüştürülmüş. 1860’lı yıllardan beri kafe olarak hizmet vermiş olan bu tarihi mekanın içi çeşitli sanatçılartarafından dekore edilmiş. Napoli’ye gelip de burada bir tatlı-dondurma yemeden ve bu güzel mekanın kahvelerinden içmeden ama daha önemlisi içini bir müze gezermiş gibi gezmeden sakın gelmeyin derim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 Bu alanı gezdikten sonra açlığımızın artık tavan yaptığını anladık. Hele bir de Caffe Gambrinus’daki tatlıları gördükten sonra bizi tutabilene aşk olsun! Hemen yakındaki ayak üstü pizza yapan bir dükkana girdik. Girdik ama gel de bizim ülkenin eli tez satıcılarını arama burada! Adamlar hiç bir şekilde sıkıntıya gelemiyorlar. Bir bağırış, bir çağırış arasında kaptık bir dilim pizzayı, köşede yedik. Sonradan başka bir italyan şehrinde gördüğüm bir yazı aslında buradaki beklentilerimize ince ayar veriyordu “Keep calm. You are in Italy” “Sakin olun, İtalya’dasınız”

Bu arada bazı ipuçları vermem lazım sizlere. Özellikle Napoli ve Amalfi Kıyılarında gezdiğimiz her yerde, yemek yediğimiz her kafe ve restoranda oturma parası denen bir parayı vermek zorunda kalıyorsunuz. Bu paranın miktarı genellikle 2 Euro olsa da 4 Euro olduğu yerler de oldu. Otellerin tamamında sizden aldıkları 2-3 Euro şehir vergisi de söz konusu tabii ki. Sizin anlayacağınız İtalyanlar turisti affetmiyorlar.

IMG_0819

Sonra Galleria Umberto 1‘in içini gezdik. Burası her zaman halka açık bir alışveriş merkezi olmuş. 1887-1891 Yılları arasında inşa edilmiş olan bu bina San Carlo Opera binasının  çapraz karşısında bulunuyor. Binanın içinde alışveriş için dükkanlar ve kafeler var. Bina, Milano’daki Galleria Vittorio Emanuele II örnek alınarak yapılmış ve binanın yapıldığı dönemdeki İtalyan kralın ismini taşıyor. Bu arada San Carlo Opera binasını ancak dışarıdan görebildiğimizi söylemem lazım. Avrupanın en iyi akustiğine sahip binalarından bir tanesinin içini gezmeye zaman olmadı.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_0839

Bir sonraki hedefimiz, denize doğru yürüyüp Castel dell’Ovo‘yu ziyaret etmek. Napoli içindeki 3 kaleden biri olan bu kale aslında Megaride adli bir ada üstünde kurulmuş ve kalelerin en eski olanıymış. Milattan önce 6. yüzyılda Yunanlılar ilk olarak buraya yerleşip bu kaleyi kurmuşlar. Milattan  sonra 5 yüzyıl ortalarında Romalılar buraya bugünkü kaleyi inşa etmişler. Romanın son imparatoru Romulus Augustulus bu kaleye sürgüne gönderilmiş. Bu kaleye yumurta kalesi anlamında  Castel dell’Ovo denmesinin nedeni bir efsane. Büyü ve kehanetleri ile meşhur Romalı ozan Virgil, bu kalenin inşası sırasında sihirli bir yumurtayı kalenin temellerine yerleştirmiş ve eğer bu yumurta kırılırsa Napoli’nin başına felaketler geleceğinden bahsetmiş.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bu kale ile işimizi bitirdikten sonra bir diğer kale olan Castel Sant’Elmo’ya  gittik. Buraya gitmek için önce Toledo Caddesi üzerindeki Central foniküler durağına kadar gitmeniz gerekiyor. Napoli’deki foniküler sistemin geçmişi 1889’lara kadar gidiyor ve dünyanın en eskilerinden sayılıyor. Yaklaşık 5 dakika süren bir yoculuk sonrasında diğer istasyonda inip Castel Sant’Elmo’ya doğru yürüdük. Yolda bir İtalyan grubun söylediği Santa Lucia adlı şarkıya eşlik edenlerimiz bile oldu.

IMG_0889

IMG_0892-001Castel Sant’Elmo’ya surlarına vardığımızda kale ziyareti yapmak hiç içimizden gelmedi. Bunun yerine hemen karşıda bulunan ve sabah bize yüzünü göstermeyen Vezüv Yanardağı manzaralı bir kafede oturmak daha cazip duruyordu. Biz de tercihimizi bu yönde kullandık. İyi de ettik. Hem Napoli’nin panoroması ve hem de Vezüv Yanardağına karşı kahvelerimizi yudumlamak iyi geldi doğrusu.

Castel Sant’Elmo ortaçağ kalelerinden ve yapımı 1275 yıllarına kadar gidiyor. Eskiden kalenin kuruluduğu yerde bir kilise varmış. Napoli’deki diğer kale ise Castel Nuovo.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

IMG_0884Bu gezi sonrasında akşam yemeğini yemeyi planladığımız Santa Lucia’ya doğru sahilden yürüyüşe geçtik. Ama yol üzerinde Galleria Umberto 1 içindeki Mary adlı bir pastaneden Baba tatlısı yemeyi de ihmal etmedik. Bu alkol katkılı tatlının içinde farklı şeyler olabiliyor. Beğendim. Tavsiye ederim.

Yol boyu yavaş bir tempoda yürüyerek şarkılara konu olmuş Santa Lucia bölgesine ulaştık. Castel Nuovo bir yanda, limana demirli yatlar bir yanda bir güzel akşam yemeği yedik. Yemek sonrası şehir merkezinde bulunan otelimize yürüken yolda Caffe Gambrinus’a uğrayıp kahvelermizi yudumlayarak günün muhasebesini yaptık. Otele vardığımızda ise ayaklarda tatlı bir sızı vardı.

Ne dersiniz? Gezi güzel başladı değil mi?

Gezekalın…

Dr Ümit Kuru

02.05.2015 Saat 01:03

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

http://www.mappery.com/naples-tourist-map