Hür İnsan Üzerine Bir Şiir
Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek:
Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir
Kişi hürriyetinin ölçüsü bizzat kendi doğasında bulunur
Ve kararında içtenlikliyse hür kişi ,
Yüreğinde ise dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi
Ve bununla yücelir hür kişi hatalarla değil.
Ana-babadan gelen uydurma bir asaletten tat almaz o:
Zira ana-baba değildir hür insanı doğuran
Zeus’tur herkese ata olan ve de tek kök insanoğluna
Herkesin tek şansı vardır. O alır kader icabı beden güzelliğini
Budur soy güzelliği ve hür olma hali gerçek anlamda.
Ruhen köle olan ise sakınmaz kötü sözden, katmerli köle de olsa
Aşırılıktır şiarı bu kişinin, yüreğinde soysuzluk vardır
Ey yolcu, Epiktetos köle bir anadan doğmuştu, ama
Yüceydi herkesten, bir kartal gibi: bilgelikte ise takdire şayandı ruhu
Söylemem gerekirse, tanrısal bir varlık doğurdu onu. Keşke şimdi de (bu mümkün olsa)
Böylesine yararlı ve sevinç kaynağı bir insan
Tüm ünlü kişiler arasında köle bir anadan dünyaya geldi.
Epiktetos (Prof. Dr. Sencer Şahin çevirisi)
Yukarıdaki şiirin sahibi ve muhtemelen Hierapolis, Frigya’da köle olarak doğan Epiktetos’un şiirinin yazılı olduğu yazıttan ismini alan Yazılı Kanyon, gezimizin ilk durağı olacak.
Tatilimizi planlarken, kısa zaman diliminde en çok yeri ziyaret etmeyi hedeflemiştik. Bizim gibi çalışan insanlar için yarım gün bile önemli olabiliyor. Bu nedenle gezimizin ilk durağı olan İsparta ili, Sütcüler ilçesi, Yazılı Kanyon-Çandır Köyüne kadar olan mesafeyi yarıya indirmek için Bilecik ilinde geceledik (Bilecik Öğretmenevi Tel no: 0266 212 20 14, konaklama ücreti öğretmen 25 TL, kamu çalışanı 30 TL, sivil vatandaş: 35 TL Oda/kahvaltı). İstanbul-Bilecik arası 220 km’yi buluyor. Böylece gezimizin esas başlayacağı ertesi güne, yolu yarılamış ve zinde olarak başlama şansımız oldu.
Bilecik’ten, Kütahya, Afyon, Sandıklı, Keçiborlu, İsparta, Ağlasun ve Sütçüler üzerinden Çandır’a kadar yaklaşık 430 km yol yaptık ve saat 18:00 civarı tesiste olduk. Bizler emektar Camperla, karavanla gittiğimiz için yol bize uzun sürdü .
Geçen sefer Sütçüler ilçesinde kalmıştık. Ama bu sene, 1989 yılında Milli Park ilan edilmiş, 600 hektar alana sahip Yazılı Kanyon içinde bir alabalık çiftliği olan, Canlar Alabalık tesislerinde kalacağız. Burası Türkiyenin en büyük alabalık tesislerinden ve Yazılı Kanyon içinden akan Göksu Çayının kenarında kurulu bir tesis. Oda sayısı az ama odalar oldukça iyi konumdalar (Canlar Alabalık tesisinde konaklama için Tlf No: 0246 358 61 69. ( tesis sahibi Alim Can) ). Biz hepimiz bu tesisten memnun kaldık. Yemekler genellkle, malum olacağı üzere, alabalıkla sınırlı. Zengin bir kahvaltısı var. Tesise varınca gün ışıkları kaybolana kadar civarı gezmek istedik. Su kenarında bulunan köprüyü geçip su boyunca yukarıya kanyona doğru yürüyüş yaptık. Tesisten Kanyona araçla gitmek isterseniz 1.5-2 km kadar bir yolu kat etmelisiniz. Ancak tesisin hemen yanındaki köprüyü geçip sola doğru yürüyüşe başlanırsa, kanyona 500 mt kadar bir yürüyüşle varılıyormuş. Biz 3 sene evvel Yazılı Kanyon’dan tesislere kadar yürümek istedik ama yol bir yerde suya girmeyi gerektirince geri dönmüştük. Yani çift ayakkabı ile giderseniz, tesisten Yazılı Kanyona doğru yürüyüşte yapabilirsiniz.
Çandır Köyü, Karacaören Barajı kenarında kurulu olan ve Sütçüler ilçesinin son köyü. Yazılı Kanyon boyunca akan türkuaz renkli Göksu deresi sularını bu baraja boşaltıyor.
Yazılı Kanyon benim en sevdiğim yürüyüş yollarından birisi. Burayı aynı gün 2 defa yürüdüm. Yazılı Kanyon girişinden sonra 2 yoldan yürüyüşe başlayabilirsiniz. Parkın içinde sola doğru yürüyüp yokuştan çıkarsanız, oldukça taşlık ve dar bir yolla iki adet köprü sonrası Epiktetos’un şiirinin bulunduğu taş levhaya ulaşırsınız. Bu levhayı vandal bir vatandaş, arkasında define var diye kazmaya kalkmış. Dolayısı ile neredeyse 1950 yıllık olan yazıt ağır hasarlı. Ne yazıktır ki bu insanlarla aynı ülkeyi ve toprakları paylaşıyoruz…
Bu yazıttan sonra yaklaşık 1-1.5 km kadar yürüyerek suyun şelaler yaptığı geniş bir düzlük alana gelirsiniz. Burası özellikle baharda sarılı, beyazlı, morlu çiçeklerle dolu oluyor. Bu yolu geri dönüp, yazıtın bulunduğu yerden köprüyü geçmeden devam ederseniz bu sefer diğer kıyıdan yürüyüp, köprüyü geçip kanyon girişine ulaşırsınız. Köprüyü geçmeden kıyı boyunca yürürseniz de kanyonun sonundaki alabalık çiftliklerine ulaşabiliyorsunuz.
Yazılı Kanyon’un bir diğer özelliği de St Paul’un Perge’den Pisidia Antiocheia’ya (Yalvaç) giderken bu kanyondan geçmesidir. Bu yüzden kanyon, Hıristiyanlar ve din turizmi için de kutsal yerlerden birisi sayılıyor. 1996 Yılında Kardelen Karlı adını alarak Türk vatandaşı olan İngiliz asıllı Kate Clow, 410 km ile Türkiyenin ikinci uzun yürüyüş yolu olan St Paul yolunu turizme kazandırmış. İşte Yazılı Kanyon bu yürüyüş yollarından bir tanesi üzerinde olan bir yol..
Aziz Paul, önceleri Hıristiyan yanlısı olmayan, hatta İncil’de ilk başlarda Hıristiyanlara korku salan, onları tehdit eden ve cezalandıran biri olarak tasvir ediliyormuş. Rivayet olunur ki, Hz. İsa’nın kendisine görünmesinin ardından bir mucize gerçekleşerek gözleri kör olmuş. Hz. İsa’nın adını diğer uluslara duyurmak için seçildiği kendisine bildirildikten sonra gözleri açılmış, vaftiz olarak Hıristiyan olmuştur. Bu mucizeden sonra Hıristiyanlığın en büyük savunucularından olan ve zorluklarla dolu uzun yolculuklarla Hz. İsa’nın öğretilerini yaymayı başaran Aziz Paul başta Anadolu olmak üzere tüm Akdeniz çevresinde ilk Hıristiyan topluluklarını oluşturmayı başarmıştır. Hz. İsa’nın 12 havarisinden olmamasına rağmen Küçük Asya (Anadolu) havarisi olarak adlandırılmasının nedeni de Hıristiyanlık yolunda verdiği bu hizmetlerdir. Aziz Paul idamı ile sonuçlanacak olan Hıristiyanlığı yayma hizmetini gerçekleştirmek için yaşamı boyunca 4 kez ve seneler süren yürüyüşlere çıkmış. En sonunda da Roma’da idam edilmiş. Gezimiz boyunca Aziz Paul’ün yürüdüğü düşünülen ve Kate Clow ve ekibince beyaz-kırmızı boyalarla işaretlenmiş yollardan yürüdük.
Evet Sevgili Sanal Gezginler; Yazılı Kanyondaki gezimizi bitirip Kasımlar Köyüne doğru yollara düştük..
Şimdilik Gezekalın…