Programımıza göre artık ülke değiştirmenin zamanı geldi. Bugün Şili Patagonya’sını ziyarete başlıyoruz. Gideceğimiz şehir ise Puerto Natales. Arjantin’den Şili ‘ye geçmek için yerel otobüsleri kullanacağız. Arjantin plakalı otobüs ile Şili sınırını geçmek ve Puerto Natales’e gitmek üzere erkenden kalkıp, El Calafate otobüs garına gittik. Otobüste yerimizi alıp, saat 09:00 gibi de yola düştük. Otobüs çok rahat ve neredeyse hemen herkes bizim gibi turist. El Calafate ile Puerto Natales arası 280 km kadar. Şili’ye süt ürünlerini ve tohum sayılacak her türlü kuru yemişi sokmak yasakmış. Sınırda beyan etmek ve bırakmak gerekiyormuş. Eğer beyan edilmez ve sınırda Şili sınır polisince yakalanırsanız bir de para cezası yeme olasılığınız var. Bu nedenle biz de yol boyunca tüm kuruyemişleri grupça yemeye karar verdik. Doğrusu bizden çıkan kuruyemişlerle, pazarda küçük bir kuruyemiş tezgahı açabilirmişiz. Tüm yol boyu kuruyemiş yedik durduk. Hatta diğer yolcular bile sebeplendiler bizim yemişlerden.

Puerto Natales, Şili ‘nin Magallanes y la Antártica Chilena Bölgesi‘nde 19.000 nüfuslu bir liman şehri olup Última Esperanza eyaletinin de başkenti. Şehri 1911 yılında özellikle Alman, İngiliz, Hırvat, Yunan ve İspanyol göçmenler kurmuşlar. Bu göçmenlerin geliş nedenleri de, bölgeyi koyun yetiştiriciliği maksadıyla kullanmak olmuş.
Bu küçük şehirdeki otelimizin ismi Aqua Terra. Burası şehir merkezine yakın küçük butik bir oteldi. Valizleri hemen otele bırakıp, odalarımıza yerleştik. Yakında bulunan ve daha çok yerli halkın rağbet ettiği El Bote adlı bir restorana yemeğe gittik. Burada içtiğim kuşkonmaz çorbasını çok beğendim.
Daha sonra otele döndük ama kimsenin odalara girme niyeti de yok. Hemen sahile doğru kısa bir tur yaptık. Sahilde siyah boyunlu kuğudan, doğana, karabatağına kadar bir sürü kuş var. Sakin ve çok dinlendirici bir yerdi. Neredeyse 2 saate yakın burada fotoğraf çektim.
Otele dönüp kısa bir dinlenme sonrası akşam yemeğine gittik. Akşam yemeği için toplandığımız otel lobisinde bize Pisco Sour ikram ettiler. Doğrusu Peru’da tattıklarımdan daha güzeldi. O güne denk gelen Dünya Kadınlar Günü ve sevgili Banu-Barbaros çiftinin 12. evlilik yıldönümlerini kutladık. Akşam yemeğini de aynı otelin restoranında yedik.
Yol ne de olsa insanı yoruyor. Üstelik yarın gerçekleştireceğimiz müthiş bir gezi de var; Torres del Paines Milli Parkını gezeceğiz ve gezinin en heyecanla beklediğim bölümlerinden olan Milli Park içinde bir Estancia (çiftlik) da konaklama ve ata binme aktivitelerini yapacağız.
Yarını iple çekiyorum. Hoş; Bu gezi de hangi günü iple çekmedim ki?
Gezekalın…
Dr. Ümit Kuru
26.04.2013 Saat 21:10