Rusya Federasyonunun toplamda 26 tane Dünya Mirası Listesi eseri ve doğal güzelliği bulunuyor. Bunlardan 10 tanesi doğa mirası listesi içinde ve 16 tanesi ise kültür mirası listesi içinde yer alıyor. Rusya’nın Doğa Mirası Listesi içindeki 10 yerden 9 tanesi ise Sibirya içinde yer alıyor. Bu da Sibirya’nın içerdiği doğal güzelliklerin bir delili olsa gerek.
Sibirya Rusya topraklarının 13,1 milyon km² ile %77’sini ve dünya kara yüzeyinin ise neredeyse %10’unu kapsıyor. Bu nedenle de bu coğrafya içinde bu kadar çok sayıda doğa mirası alanının olması garip gelmemeli.
Sibirya gezimizde sadece Baykal Gölünü ziyaret edebildik. Liste içinde olan bazı yerlere ulaşmak çok zor. Ama bu yazıyı hazırlarken fark ettiğim bazı yerler bu coğrafyaya tekrar ve tekrar yolumuzun düşmesi gerektiğini düşündürdü.
Sibirya’nın UNESCO Dünya Doğa Mirası Listesi içindeki yerleri şunlardır;
Baykal Gölü
Dünyanın en derin, en eski, en geniş tatlı su kaynağı olan Baykal Gölü Sibirya gezisinde kaçırılmaması gereken bir yer ve ulaşımı da en kolay olanı. Doğa harikası Baykal Gölü 1996 yılında Dünya Doğa Mirası Listesine girmiş. Sibirya’da ziyaret edebildiğimiz tek doğa harikası listesi yeri bu göl oldu. Eminim Baykal Gölü’nün her mevsimde ayrı bir güzelliği vardır.
Kamçatka’nın Volkanları
1,250 kilometre uzunluğundaki Kamçatka Yarımadası, Pasifik Okyanusu (doğusunda) ile Okhotsk Denizi (batısında) arasında yer alır. Yarımadanın alanı 472,300 km² ve doğanın değişik renkleri yönünden son derece zengin bir yer. Yarımada üzerinde 29 tanesi halen aktif olan yaklaşık 150 volkan var. Kamçatka’nın 19 aktif volkanı UNESCO tarafından 1996 yılında Dünya Doğa Mirası Listesi’ne alınmış. Bu volkanların en yükseği Klyuchevskaya Sopka (4750 metre) ancak kusursuz konisiyle en güzel, en etkileyici volkanı ise Kronotsky Volkanı.
Altay Altın Dağları
Güney Sibirya’da bulunan bu sıradağlar Rusya (Sibirya), Moğolistan, Kazakistan ve Çin sınırları içinde yer alıyor. Ob Nehri bu dağlardan kaynaklanıyor. 1998 yılnda Doğa Mirası Listesine alınmış. Aşağıdaki video biraz uzun ama Altay Dağları ve bölgesi hakkında muhteşem bir doğa görseli içeriyor. İzlemenizi tavsiye ederim.
Lena Sütunları
Doğu Sibirya’da, Yakutistan’da Lena Nehri kıyılarında doğal olarak oluşmuş yükseklikleri 150-300 metreler arasında değişen kaya sütunlardır. 2012 Yılında Dünya Doğa Mirası Listesine girmiştir.
Putorana Platosu
Üzerinde barındırdığı bozulmamış tayga (üzeri ormanla kaplı dağlık alan) ve tundra (bodur otlarla kaplı alan) bölgeleri, arktik (kuzey kutbuna yakın) çöl yapısı, el değmemiş soğuk su ve göl sistemleri ile yarı arktik ve arktik bölge özelliklerini beraberce göstermesi nedenleri ile 2010 yılında Dünya Doğa Mirası Listesi içine alınmış. Bu doğa güzelliği Merkezi Sibirya Platosunun Kuzey Batı ucunda yer alıyor.
Bakir Komi Ormanları
Ural Dağları’nın kuzey kesiminde yer alan bir UNESCO Dünya Mirası alanıdır. 1995 yılında listeye alınmıştır. 32.800 km²’lik yüzölçümüyle Avrupa’nın en büyük bakir ormanı konumundadır.
Uvs Nuur Havzası
Çoğu Moğolistan ama bir bölümü de Rusya’nın Tuva Cumhuriyeti sınırları içinde kalan çok tuzlu, sığ ve büyük bir göl olan Uvs Gölü Havzası, 2003 yılında Dünya Doğa Mirası Listesine alınmış. Bu alanın büyüklüğü 70,000 km²’yi buluyor. Uvs Nuur Havzasını listeye sokan özellikler dünyanın en kuzeydeki çölü ile Kuzey Yarımküre tundra alanlarının bu bölgede birleşmeleri ve benzersiz bir ekosistem yaratmaları.
Wrangel Adası Doğal Rezerv Alanı
Kuzey Buz Denizi’nde bulunan Wrangel Adası, Rusya Federasyonu’nun kuzeydoğu ucunda, Çukotka Özerk Okruğunda yer alıyor. 125 km genişliğindeki ince uzun adanın yüzölçümü yaklaşık 7,300 km². Buzul olmayan adada çok sayıda küçük göl vardır. Kuzey ve Güneybatı kıyılarında kum sırtlarının çevrelediği sayısız kıyı gölleri bulunur. 2004 yılında benzersiz ekosistem ve biyolojik çeşitlilik nedeni ile UNESCO Dünya Doğa Mirası Listesine alınmış. Bu adada yoğun sayıda kutup ayısı ve deniz ayısı popülasyonu bulunyor
Sikhote-Alin
Vladivostok’un Kuzeydoğusunda, Primorsky ve Khabarovsk Federe Bölgelerinde olan Sikhote-Alin, 2001 yılında UNESCO tarafından, Çin Testere Gagalı Ördeği, Blakiston Balık Baykuşu ve Sibirya Kaplanı gibi nesli tükenme tehlikesi altında hayvan türlerini de düşünerek, Dünya Doğa Mirası Listesine alınmış.
Bugün artık Baykal Gölü’ne, Sibirya’ya ve Rusya’ya veda ediyoruz. Ama bu vedamızı da dolu dolu bir gün geçirerek yapıyoruz.
Listvyanka’daki son günümüzde ilk gezi yerimiz St Nicholas Kilisesi. St Nicholas Kilisesi Listvyanka’nın en eski arkeolojik yeri olarak biliniyor.1846 Yapımı olan iki çan kuleli bu ahşap kilise aslında ilk olarak Angara Nehri kenarına yapılmış. Daha sonra ise Baykal Gölü kenarına taşınmış. 1957 Yılında Irkutsk Hidroelektrik Santralı yapımı ile bir kez daha taşınarak bugünkü yerine geçmiş. Ortodoks Kiliselerine giriş, bizim camilere girişimiz gibi kurallara bağlı ve çoğunda fotoğraf çekilmesine izin yok. Burası güzel bir kilise ve içeride bazı ikonaların tarihsel önemi var.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Kilise sonrasında Listvyanka’daki Baykal Müzesi gezimizi yaptık. Burası küçük ama çok etkilendiğimiz bir müze oldu. Burada Jeoloji, örneklenmiş Baykal Gölü yaşam örnekleri ve canlı hayvanların sergilendiği bölümler olmak üzere 3 ayrı bölüm var. Bu müzede Baykal Gölü ile ilgili son ilginç bilgileri de Oxana tamamladı. Örneğin; Suyun berraklığını ölçmek ve karşılaştırmak içi belli büyüklük ve ağırlıkta bir paranın suya bırakılıp “kaç metre derinlikte gözden kayboluyor” diye yapılan bir ölçüm varmış. Buna göre Sargasso Denizi 66.5 mt ile en berrak sulara sahipken, ikinci sırada Baykal Gölü (40 mt) geliyormuş. Epishura Baykalskaya adlı küçük bir zooplankton suların içinde bulunan ve suyun bulanıklaşmasına neden olan bakteri ve diğer organizmalarla besleniyormuş ve Baykal Gölü’nün berraklığı ve suyun temizliği de bu minik canlıya bağlıymış. Golomyanka (küçük yağ balığı) adlı bir balığın Baykal Gölü’nün en derinine kadar dalmak ve aniden su üstüne çıkabilmek gibi bir özelliği yanında, yavrularını yumurtlamadan, canlı balık olarak doğururmuş. Bir başka ilginç bilgi ise gölün balıklarının, gölün suyunun soğukluğu nedeni ile çok yavaş büyüyor ve boylanıyor olmasıydı.
Akvaryum bölümünde Tatlı foklarını da gördük. Baykal Gölü için yapılan “Sibirya’nıın Galapagos’u tanımlaması nasıl da güzel olmuş değil mi?
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Bir başka güzel aktivite ise teleferiğe binerek Chersky Taşı Gözlem Noktasına çıkmaktı. İkişer kişi olarak bindiğimiz teleferikten muhteşem bir doğa manzarası gözlüyorsunuz.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Gözlem noktasından ise Baykal Gölü’nün nefis bir panoraması görülüyor Buraya adını veren Jan Stanisław Franciszek Czerski aslında Polonyalı bir bilim adamı ve kaşif. Baykal Gölü’nün haritasını yapan ilk kişi. Sibirya’da çok sayıda bilimsel çalışmaya katılmış ve yine bu araştırmalardan birinde ölmüş.
Sonrasında bu tepeden aşağıya doğru yürüdük ve yemek yiyeceğimiz restorana gittik. Yemek sonrasında ise Irkutsk’a doğru yola çıkmadan önce Şaman Kayasını fotoğraflamak için yol kenarında durduk. Bu kayanın bir öyküsü var; Söylence bu ya, Baykal’ın çok sevdiği kızı Angara, Yenisey adlı delikanlıya çılgınca aşık olur. Ona kaçmak için babası Baykal’dan su çalarak Yenisey Nehrine doğru kaçmaya başlar. Baba Baykal durumu anlar ve kızının kaçmasına engel olmak için boğazına doğru büyük bir kayayı fırlatır. Kızı Angara Nehri zorlansa da kaçar ve Yenisey Nehrine kavuşur. İşte aşağıda gördüğünüz Angara Nehri’nin, Baykal Gölü’nden tam ayrılma noktasındaki kaya, Şaman Kayası diye adlandırılıyor.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Öğle sonrasında bir başka harika yeri ziyaret ettik. Burası Taltsy Ağaçevler Açık Hava Müzesiydi. Çok geniş bir alana kurulu bu müze gezilmeden gelinmemesi gereken bir yer. Irkutsk’un 47 km Güneyinde olan bu müzede Angara Vadisinden toplanmış, tek tek sökülmüş ve yeniden bu alanda birleştirilmiş ağaç evler, çiftlikler, karakol, okul, hapishane ve kilise örnekleri var. Bratsk ve Ust-Ilimsk Baraj suları altında kalmaktan kurtarılarak bu alana taşınmış evlerin her biri birer sanat eseri. Müzeciliğin çok güzel bir örneği burası. Ağaç evlerin alt kısmı Larch (Melez çam) denen bir sert ve su geçirmez bir ağaç iken üst kısımları çam ağacından yapılırmış.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
17. Yüzyıldan kalma ve orijinal Spaaskaya Kulesine sahip bir kalenin bir bölümü ile Kazan Meryem Ana Kilisesi buranın değerli eserleri.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Müzeden en son ayrılan insanlar bizlerdik. Kapatmasalar burada daha vakit geçirebilirdik.
Bu gezi sonrasında Irkutsk’a doğru yola çıktık. Burada son akşam yemeğimizi yedik. Moğolistan’a, Ulan Bator’a uçağımız bu şehirden gece yarısı kalkacak.
Evet Sanal Gezgin arkadaşlarım,
Gezimizin Sibirya kısmı bu kadar. Yarın bambaşka bir coğrafyayı, bambaşka gelenek ve göreneklerin ülkesi Moğolistan’ı anlatmaya başlayacağım size..
Listvyanka, Irkutsk’a 70 km mesafede küçük bir yerleşim yeri. Dün trenle 10 saate yakın zamanda, geze geze, zaman zaman da duraklayarak geldiğimiz Baykal İstasyonundan feribotla Listvyanka’ya geçtik. Feribot sizi Angara Nehrinin Baykal’dan ayrıldığı yere yakın ve Listvyanka’ya 2 km mesafede küçük bir limana bırakıyor. Listvyanka’ya Irkutsk’dan araba ile 1 saatte gelebiliyorsunuz. Aslında burası Baykal Gölü’nde yapabileceğiniz günü birlik geziler için duraklama yeri.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Listvyanka’da kaldığımız otelin adı Mark Hotel. Burasının odaları çok küçük. Otelde sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz yürüyüş yaptık ve bu küçük kasabayı tanımaya çalıştık. Şirin bir yer. Bir balık pazarı var. ilgimizi çeken, gördüğümüz bazı evlerin bahçesinde balık tütsülemeleriydi. Sonradan adının Omul olduğunu öğrendiğimiz bir balığı çok tüketiyorlar. Sahilde de çok sayıda balık ekmek türü satış yapan küçük kulübeler vardı.
Saat 10:00 gibi otelin karşısındaki limana yanaşan iki tane sürat teknesine, 2 grup olarak bindik. Hedefimiz İrkutsk’a 90 km ve Listvyanka’ya 20 km mesafede bulunan Bolshie Koty Köyünü ve Pribaikalsky Milli Parkını gezmek. Buralara kara yolu yok ve sadece bugün yaptığımız gibi tekne ile gitmek mümkün. Buraya yöre insanının daha çok kullandığı Hidrofil adı verilen teknelerle ya da özel sürat tekneleri ile gidebiliyorsunuz.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Rüzgarlı hava ve çok dalgalı bir Baykal Gölü seyahati sonrasında Bolshie Koty Köyü’ne vardık. Tekne gezisi gidişte 40 dakika kadar sürerken dönüşte daha kısa sürüyor. Bir zamanlar burada altın aranır ve soğuk sularda bacakların üşümesinden korunmak için de büyük çizmeler giyiirmiş. Bolshie Koty Rusca ” Büyük Çizme” anlamına geliyor ve bu isim de o zamanlardan takılmış. Bu köyde Irkutsk Üniversitesinin bir yaz kampı var ve öğrenciler burada yazları biyolojik yaşamı inceliyorlarmış. Pribaikalsky Milli Parkı bu statüsüne 1986 yılında kavuşmuş.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Limandan kısa bir yürüyüş sonrasında hem öğle yemeği yiyeceğimiz ve hem de göle girmek için üstümüzü değiştirebileceğimiz bir küçük konaklama tesisine gittik. Daha sonra ise köyü ve gölü tepeden gören bir seyir tepesine çıktık.
Yokuş çok dikti ve grup biraz dökülse de büyük çoğunluğu tepedeki seyir tepesine ulaştı. Bu mesafe gidiş dönüş 1.4 km kadar sürüyor. Yukarıdan köy ve göl manzarası nefisti.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Bir süre tepeden manzaranın keyfini çıkartıp aynı yoldan köye döndük ve öğle yemeğimizi yedik. Bu küçük tesiste hem hizmet ve hem de yemekler güzeldi.
Öğle sonrası yine yürüyüş yaptık. Bu sefer inişli çıkışlı ama pek de zorlamayan parkurda gidiş dönüş 3.5 km kadar yürüdük. Yeşile ve renk renk kır çiçeklerine bürünmüş doğada, uçuşan kelebeklere şahit olarak, çam ağaçları arasında çok güzel bir aktivite yapmış olduk.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Bıraksalar daha da yürüyebileceğimiz bir yolu istemeden de olsa yarıda kestik. Çünkü daha Baykal’ın soğuk sularına gireceğiz.. Bu nedenle yürüyüşümüze “burası son” dediğimiz bir noktada mola verip, sonrada geri dönüşe geçtik.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Tesiste mayolarımızı giyip Baykal Gölü kıyısına indik. Baykal Gölü suları insanı gençleştirirmiş dediler. Biz bunu duyar da suya girmez miyiz? Girdik ama girmemizle çıkmamız bir oldu. Suyun sıcaklığı 8-9 derece olunca kulaç atmak filan benim için pek mümkün olmadı. Suya hızlıca koşup, kafayı bir daldırıp, daha hızlıca geri çıktım.
Tesise geri dönüp saat 17:00 çaylarımızı içtik ve sunulan nefis keki yedik. Köyün görmediğimiz son kısımlarını da görmek için köy içi yürüyüşe çıkıp, sonra da tekneyi beklemek üzere limana yöneldik. Burada her yer ayrı güzellikte bir yürüyüş rotası. Köyün içi çok güzel ahşap evlere sahip.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Limana buluşma saatinde varmamıza rağmen teknelerin gelmesi gecikti ama bizim keyfimiz yerindeydi doğrusu.
Listvyanka’ya döndüğümüzde artık güneş batmak üzereydi. Odaları küçük, ancak teras manzarasına diyecek bir lafımız olmayan otelin terasında kahvelerimizi yudumlarken Baykal Gölü üzerinde batan güneşi izledik.
Baykal Gölü ve yaptığımız aktiviteleri rüya gibiydi. Bu yazıları yazarken bile orada tekrar olabilmeyi arzu ettim.
“Tüm gezinin en güzel yeri neresiydi?” diye sorsanız hiç düşünmeden “Baykal Gölü” derdim. Bu göl çevresinde yaklaşık 2 günlük gezi yaptık ama “keşke daha fazla olabilseydi” diyebilirim. Gittiğimiz mevsim de Baykal Gölü’nün en güzel ve en renkli zamanlarıydı
Önce sizlere 1996 yılında UNESCO Dünya Doğa Mirası Listesi içine alınan “Sibirya’nın Mavi Gözü” , “Rusya’nın Galapagos’u olarak da adlandırılan Baykal Gölü hakkında bazı bilgiler vermeliyim.
“Uyuyan Kara” anlamına gelen Sibirya’da irili ufaklı 1 milyona yakın göl varmış. Bunlar içinde bir göl var ki diğerlerinden apayrı bir önem taşıyor. Bu gölün adı Baykal Gölü.
Bu gölün “en” le başlayan unvanları fazla sayıda. 25-30 Milyon yaşında olması ile dünyanın en eski gölleri arasında olan bir gölden bahsediyoruz. Rusya’nın Buryatya Cumhuriyeti ile Irkutsk Eyaleti arasında yer alıyor. Sahip olduğu hacim (23000 km³) nedeniyle dünyanın en fazla tatlı su hacmine sahip olan gölü (dünyanın tüm tatlı su rezervinin 1/5’ine sahip),1637 mt derinliği ile dünyanın en derin gölü tanımları, onun unvanlarından bazıları. Kuzeyden güneye uzanan muz şekli ile toplamda 648 km uzunluğa, 40-80 km arasında değişen genişliğe sahip. Hazar Denizinden sonra kapladığı alan bakımından 2. konumunda. Öyle bir eko sisteme sahip ki, sayesinde kendi kendini temizleyebiliyor. Bu anlamda dünyanın en temiz gölü kabul ediliyor. Tam 336 tane nehir tarafında besleniyor ve sadece Angara Nehri Baykal Gölü’nden çıkıyor. Dünyada sadeceLadoga Gölü ve Baykal Gölü’ndetatlı su fokları yaşıyor. Buraya has balık türleri var ve dünyanın en berrak sularından olduğu biliniyor. Rehberimiz Oxana’nın Baykal Müzesinde anlattığı bilgiye göre de hala büyümeye devam ediyormuş. İşte biz gezimizin 2 günlük bölümünü bu güzel doğa parçasını gezmeye ayırdık.
Bugün Baykal Gölü Çevresindeki Tren hattı (Circum Baikal Railway) boyunca gezeceğiz. Bu turu yapacağımız trenin Irkutsk’dan istasyondan ayrılma saati 08:15. Bu sefer size “Baykal Çevresi Tren Turu” hakkında bazı bilgiler vermeliyim.
Baykal Gölünün birçok bölümüne ulaşmak her zaman zor olmuş ve hala da oluyor. Baykal Çevresini dolaşmanın yollarından bir tanesi “Circum-Baikal Railway – CBR” adı verilen ve Baykal Gölü’nün Güney ucundan başlayıp yukarıya yani Kuzey yönüne doğru devam eden yaklaşık 100 km’lik tren hattı.
Tarihsel olarak Baykal Çevresi Tren Hattı, Trans-Sibirya Tren Hattının bir bölümü olarak Baykal Gölünün Güney-Batı kıyılarındaki Port Baikal’dan, o zamanlar Mysovaya olarak bilinen 1940’dan sonra ise adı Babushkin olarak değişen istasyonlar arasında yapılmış. Hattın yapımı 5 yıl kadar sürmüş. Tren hattının tamamı bitene kadar da trenler Baykal ve Angara adı verilen iki adet buz kıranla iki kıyı arasında taşınmışlar. Gölün buz tuttuğu ve buz kıranların kalın buzu kırmaya güclerinin yetmediği zamanlarda ise iki kıyı arasında trenler buz üstüne serilen raylarla ve vagonlar atların gücü ile çekilerek taşınmış.
O zamanlarda sadece Rus değil ama aynı zamanda İtalyan, İngiliz ve Polonyalı mühendisler de hattın çeşitli aşamalarında çalışmışlar. Binlerce işçi zor şartlar altında çalışmışlar ve bazıları bu yolda hayatlarını kaybetmişler. Yapıldığı 1900’lü yılların başlarına kadar hiç denenmemiş teknik ve büyük zorluklarla inşa edilen bu tren hattı bugün artık ölü bir hat ve Trans Sibirya Tren hattının bir parçası değil. Angara Nehri üzerine Irkutsk Hidroelektrik santralı yapıldığı ve 1950 yılında faaliyete başladığı zaman tren hattı çevresi beklenmedik şekilde sular altında kalmış. Bu nedenle de bu tren hattının faaliyeti sona ermiş. Bunun yerine Trans Baykal tren hattı Slyudyanka – Port Baikal istasyonları arasında turistik amaçlı bir yolculuk için kullanılıyor. Trans-Sibirya Hattı ise Irkutsk üzerinden Bolyshoy Lug ve Slyudyanka bağlantısı ile devam ediyor.
Hat boyunca toplam uzunluğu 9063 metre olan 38 tünel (kimi yerde 39, kimi yerde de 40 yazıyor, en uzunu 777,5 mt ile Polovinny Cape ), 15 taş galeri, 248 köprü ve viyadük ve 268 istinat duvarı bulunuyor. Trans Sibirya Hattının “Altın Tokası” olarak adlandırılan bu hat boyunca 8-10 saat süren zevkli bir yolculuk yapıyorsunuz.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Grubumuz neredeyse bir vagonu doldurdu. Tren lüks bir tren, devamlı sıcak suyunuz oluyor. Yani yanınızda çay, kahve, bardak ve abur cubur gibi nevaleleri almayı unutmayın. Trende videodan Circum Baikal Railway, Baykal Gölü ve çevresi ile ilgili devamlı olarak belgesel oynatıyorlar. Ah! Bir de anlatım dili İngilizce olsaydı keşke.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Tren önce Irkutsk’dan Slyudyanka’ya gidiyor ve buradan da eski hat boyunca Port Baikal’a doğru hareket ediyor. Yol boyunca özelliği olan yerlerde duruluyor ve buranın özelliği bir rehber tarafından anlatılıyor. Maalesef yine Rusça anlatılıyor. Doğrusu bu ya İngilizce bile anlatılsa durup dinleyebilecek pozisyonda değildim. Nasıl bir güzel doğa var, anlatılacak gibi değil. Bol bol fotoğrafladım tabii ki.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Bazı tünellerin ve köprülerin önünde veya arkasında durup bilgiler verildi. En uzun tünel olan Polovinny Tünelini geçtikten sonra Ponomarevka adlı bir yerleşim yerinde durduk. Burada yemek molası verildi. Bu arada isteyen Baykal Gölü’ne girdi. Doğrusu bu ya, ben dahil çoğumuzda mayo olmasına rağmen suyun soğukluğu karşısında göle girmeyi denemedik bile. Baykal Gölü’nün suları insanı gençleştiriyormuş. Biz bu şansı yarın ki Baykal turuna sakladık.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Turumuzu Port Baikal İstasyonunda tamamladık. Tüm tur boyunca büyük bir keyif aldık diyebilirim.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
İstasyondan yürüyerek bizi Listvyanka’ya götürecek olan feribota bindik ve Angara Nehri’nin Baykal Gölü’nden çıktığı yeri geçip kıyıda bizi bekleyen aracımıza binerek otelimize gittik. Feribotta seyahat ederken beni bir sürpriz bekliyordu. Suyun üstünde hareket eden bir karaltıyı fark edip fotoğraf makinemin telesi ile baktığımda suyun üstünde sırt üstü yatıp yüzen bir tatlı su foku gördüm. Heyecanla bağırdım ve arkadaşlarımı uyardım. Makinemin telesi zayıf kalınca ancak aşağıdaki kadar bir görüntü çıktı ortaya. Ama ne kadar uzaktan da olursa olsun, bu kadar güzel giden bir günün sonunda bu göle has bir canlıyı, tatlısı fokunu görme şansına erişerek günü noktaladım..
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Evet Sevgili Sanal Gezginler,
Bu gün o kadar güzel ve renkli geçti ki şahit olabilmeniz için çok sayıda fotoğraf koydum. Daha da yüzlerce koyabileceğim fotoğrafım vardı. Umarım sizler de bir gün bu güzelliği benim gibi yaşama şansına sahip olabilirsiniz.. Ve o gün ” haklıymış” dersiniz benim için..
Yaklaşık 143 milyon nüfuslu olan Rusya’da 160 kadar etnik grup yaşıyor. Bu dünyanın en büyük coğrafyasına sahip ülkenin idari yapısı da çok karışık; Rusya öncelikle yedi federal bölgeye ayrılmış: Merkez (Moskova), Güney (Kafkasya), Kıyı Volga (Samara), Kuzey Batı (St. Petersburg), Ural (Ekaterinburg), Sibirya, Uzak Doğu (Yakut, Kamçatka). Bu yedi bölge içinde idari açıdan farklı statülere sahip 21 Cumhuriyet, 6 Mega bölge/Kray, 49 Vilayet (Oblast) 2 Federal Kent (Moskova, St. Petersburg), 1 Özerk Bölge (Yahudi), 10 Özerk Yöre/Okrug bulunuyor.
Buryatya 351400 km²’lik alanda 900.000 nüfusun yaşadığı bir federe cumhuriyet olarak Rusya’nın 21 Cumhuriyet arasında yer alıyor. Başkenti Ulan Ude olan Buryatya’nın yaygın dini inanışları Budizm ve Şamanizm.
Yaklaşık 500.000 nüfusu ile Buryatlar Sibirya’daki en kalabalık yerli halk. Zamanında Cengiz Han orduları Baykal Gölü civarındaki kabileleri yönetimleri altına almışlar ve onlarla karışmışlar. Buryatlar günümüzde, özellikle Buryat Cumhuriyeti olmak üzere, Baykal Gölü civarına dağılmış Moğolların kuzeydeki bir alt grubu olarak kabul ediliyor. Konuştukları Buryatca günümüzde UNESCO’nun kaybolmaya yüz tutmuş dilleri arasına girmiş ve Moğol dilinin bir alt lehçesi olarak kabul ediliyor.
İşte biz bugün Buryat Özerk Yöresinin (Okrug), Irkutsk’dan 70 km kuzeyinde yer alan yaklaşık 14.000 nüfuslu Ust Orda adlı yerleşim yerine gideceğiz. Buraya gitmemizin nedeni Şaman ayini izlemek ve Buryat insanlarına ait bir çeşit etnografya müzesini gezmek.Bu civarda Buryat yemekleri yiyeceğimiz bir lokantada konaklayıp, öğle sonrasında Irkutsk Şehrini gezmeye devam edeceğiz. Ama önce sabah erkenden, dünden kalan şehir gezimizi tamamlayacağız.
İlk olarak Angara Nehri kıyısında, Irkutsk Şehrinin kurucusunu sembolize eden bir heykelin ardında, kısa alanda karşılıklı sayılabilecek 3 kilisenin bulunduğu bir bölgeye gittik. Burada Kurtarıcı İsa (Church of the Savior) , Epiphany Katedrali ve Meryemin Göğe Yükseliş Kilisesi (Church of the Assumption of the Virgin Mary) bulunuyor. Bunlardan iki tanesi Ortodoks Kilisesi, bir tanesi ise Katolik Kilisesi (Meryemin Göğe Yükseliş Kilisesi).
Bu kiliselerden Epiphany Kilisesi’nin bugünkü hali 1718-1746 yapımı sonucu ortaya çıkmış. Kurtarıcı İsa Kilisesi gemi şeklinde ve Irkutsk’daki ilk kiliselerden. Yapım tarihi 1706 yılına kadar gidiyor.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Sonraki gezimiz yine bir dini yapıya oldu; Znamenskaya Kilisesi bir başka Ortodoks Kilisesi ve 1757-1762 tarihleri arasında yapılmış. Bu kilisenin bahçesinde Alaska kaşifi Grigory Shelikhov’un anıt mezarı da bulunuyor.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Bu gezilerden sonra Buryat Köyü Ust Orda’ya doğru yola çıktık. Zevkli bir yolculuk sonrasında bir kültür merkezi olduğunu düşündüğüm yere geldik. Önce buradaki Etnografya müzesini gezdik. Burada bir görevli bayan Buryatlar hakkında bilgiler verdi. Müze küçük olmasına rağmen ilginç objelerin sergilendiği bir müze.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Bundan sonraki bölüm ise gezimizin en renkli bölümlerindendi. Kültür Merkezi olarak düşündüğüm alanda, Etnografya Müzesinin arkasında küçük bir kulübe içinde bizi bekleyen şamanı ziyaret ettik ve şaman ayini izledik. Şaman bizi kapıda karşıladı ve boyu kısa bir kapıdan eğilerek ve eşiğe basmadan girmemizi tembihledi. Sonrada tüm arkadaşlar sandalyelere oturup şamanı ve ilginç ayinini izledik.
Şamanizm, insanlığın belki de en eski dinlerinden birisi. Her hangi bir kurucusu veya kutsal kitabı olmadığı gibi ortaya çıkış tarihi de belli değil.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Hepimiz yerimizi alınca Şaman bize şamanizm hakkında bilgiler verdi. Hem bu şamanın ve hem de okuduklarımdan özetle;
Şamanist inanca göre dünya, gök, yeryüzü ve yeraltı olmak üzere üç kısma ayrılıyor. Altay Türklerine göre “Aydınlık Alemi”, yukarıdaki dünyayı yani gökyüzünü Tanrı Ülgen ve ona bağlı iyi ruhlar temsil eder. Yeryüzünü, yani “Orta Dünya”yi insanlar oluşturur. Yer altı dünyası olan “Aşağıdaki Dünya”yı ise Tanrı Erlik ve ona bağlı kötü ruhlar temsil ediyor. İyi ruhlarla ilişki kurup, iyilik yapan Şamanlara ak-Şaman, yeraltı ruhlarıyla konuşup, Erlik ‘in hizmetinde olanlaraysa kara-Şaman deniyor.
Eski Türklerin de inandığı din Şamanizm’di. Asya halklarının inandığı Şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ile beraberliği ve uyumu düşüncesi yer alır. Evren,dünya,insan,hayvan ve bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülüyor. Dünya ve Gök,yaratma eylemini birlikte işbirliği halinde gerçekleştirmektedir. Şamanlıktaki bir diğer inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde devamlılığı düşüncesi. Şamanist olan birisi kendini, baba, dede, ve atalarına ait olan bir hayatın devamı olarak görür, bunları bilir ve sayar (Atalar kültü). Bununla birlikte, söz konusu bu insan aynı zamanda kendi geleceğini de sonraki nesillerde görmektedir, ki bu durum varoluşun ana anlamı oluyor. Bundan dolayı bu insanin görevi çocuk ve torunlarına toplumun en iyi yanlarını aşılayarak yetiştirmek ve hayata hazırlamaktır.
Şaman (kam), tanrılar ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapma gücüne sahip olan kişidir. Özel giysisi, davul ve tokmağı ile insanlar ve ruhlar arasında ilişkiyi sağlarlar. Kimi zaman bir doktor rolüne de soyunur.
Şaman bu ve benzeri bilgileri verdikten sonra tesadüfen seçtiği aramızdan iki kişiyi yanına çağırıp, yerel giysiler giydirdi. işin bu tarafı bir gösteri havasında geçti. Daha sonra bizim grup için iyilikler isteyen bir ayin düzenledi. Baştan sona yaklaşık 45-60 dakika süren bir gösteri oldu. Daha sonra güle oynaya bu merkezden ayrıldık. Aşağıda bizim grubumuza gösteri amaçlı düzenlenen şaman ayininin kısa bir videosu var. Belki siz gezginlere bir fikir verebilir.
Yakın sayılacak bir mesafedeki restorana gittik ve Buryat yemeklerinden tattık. Mantı benzeri yemekleri güzeldi.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Buryat Köyündeki bu gezi sonrasında aynı yoldan Irkutsk Şehrine döndük. Zamanımız olduğundan o güzel havada şehri bir kez daha yürüyerek gezmeye başladık. Önce bir kafede keyif yapıp arkasından Karl Marks ve Lenin Caddelerinin kesişme noktasına doğru yürüdük. Angara Nehri kıyısına indik. Burada bulunan Çar 3. Alexander’ın heykeli 1908 yılında Trans Sibirya tren hattının tamamlanması şerefine dikilmiş. Tüm Rusya’da 3 yerde bulunan bu heykellerden bir tanesi Irkutsk’da.Burada bulunan meydanda Ren Geyiği sırtında gezdirilen çocukları gördük. Buradan da bir süre sahile paralel yürüyüp eski evlerin olduğu bölümlere yönümüzü verdik. Bu ferah ve dingin şehrin doya doya tadına vardık.
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
En son olarak Irkutsk’ın eski evlerinin yoğun olduğu otel çevresinde son fotoğraflarımızı aldık
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Yarına Baykal Gölü kıyısında trenle 12 saat sürecek olan bir turumuz olacak. Sonradan da Listvyanka şehrinde Baykal Gölü kenarında geceleyeceğiz. Gezinin bu bölümü beni mest etmişti. Tüm Sanal Gezginleri bu bölüme katılmayı bekliyorum.